Hüseyin Akçar yazdı...

Muharrem İnce’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönmesi, bazı çevrelerde “baba ocağına dönüş” başlığıyla bir duygusallık perdesiyle sunuluyor. Oysa bu dönüş, duygusallıktan çok, yüzleşilmemiş bir geçmişin gölgesinde gerçekleşiyor.

İnce’nin 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sergilediği tutum, hâlâ bu ülkede siyasete inanan milyonlarca yurttaşın hafızasında taze. O seçim gecesi, halk nefesini tutmuşken, sokaklarda on binlerce gönüllü görev başındayken, avukatlar cübbelerini bagajlarında tutarken, bir tek kişinin ağzından çıkacak sözü bekledik: Muharrem İnce’nin.

Ama o gece konuşmadı. Konuşamadı. Ya da konuşmak istemedi. Sonrasında “adam kazandı” diyerek tarihî bir teslimiyetin altına imza attı.

O gece ekranlara çıkamayan, tek bir cümle kuramayan bir ismin, şimdi alkışlarla “baba ocağına” döndüğünü ilan etmek, siyaseti hafife almaktır. 2018’de “bir laf etse YSK’nın önüne dikilecektik” diyen insanları unutmak, bir halkın yüklediği umudu hiçe saymaktır.

Yetmedi. 2021’de Memleket Partisi’ni kurduğunda, kendisine inanan binlerce kişiyi etrafında topladı. Türkiye’nin dört bir yanında afiş asan, saha çalışması yapan, gece gündüz çalışan insanlar, “bir liderin peşindeyiz” diyerek elinden geleni yaptı. Peki ya sonra?

O insanlara tek bir helalleşme bile sunmadan, ne bir veda, ne bir açıklama yapmadan CHP’ye katılmak, siyasette “dönüş” değil, sadakatsizliktir. İnce’nin bu tutumu, kendi kurduğu yapıya ve ona güvenen insanlara karşı açık bir sorumsuzluktur.

Şimdi dönüp de Muharrem İnce’yi yeniden siyasetin merkezine yerleştirme çabası, CHP’nin köklü mücadelesine de zarar verir. Çünkü bu parti, 100 yıllık tarihinde en çok da vefaya, emeğe ve mücadeleye değer verenlerin partisi olmuştur. Teslimiyetin, suskunluğun, sorumsuzluğun partisi asla olmamıştır.

Bu yüzden, Muharrem İnce’ye söylenecek söz açıktır:
“Hoş geldin” ama sadece sıradan bir partili olarak.

Ne geçmiş unutulur, ne de insanların umutlarıyla oynayan günler unutulur. Baba Ocağımıza hoş geldin diyeceğiz. İnanıyoruz, bir gün herkes Atatürk’ün kurduğu CHP’ye üye olacak. Ama geçmişiyle yüzleşmeyenler, bir pişmanlık duymuyorum diyenler sıradan bir “hoş geldin” i hak ediyor.

Çünkü bu evin gerçek sahipleri, her koşulda mücadele eden, asla susmayan, emeğini bu partiye adayan milyonlardır.

Unutulmasın:
Siyaset hafıza ister.
Ve halk, unutmayanların ta kendisidir.