Hüseyin Akçar yazdı...
Siyasetin en zor yanı şudur: Başarıyı hazmedemeyen çok olur.
Ayşe Ünlüce tam da bu gerçeğin merkezinde duruyor bugün.
31 Mart seçimlerine sayılı aylar kala, sürpriz sayılabilecek bir zamanda Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak sahneye çıktığında başladı fısıltılar…
“Seçilemez.”
“Hocadan sonra zor.”
“Bu yük taşınmaz.”
Bu cümleler sadece iktidar cephesinden değil, ne yazık ki kendi partisinin içinden de yükseldi. Ayşe Ünlüce ise ne bu gürültüye kulak verdi ne de mazeret üretti. Sahaya indi. Durmadan, yorulmadan, her gün bir mahallede, bir kahvede, bir sokakta Eskişehirlilerin gözünün içine bakarak siyaset yaptı.
Rakibi eleştiriyle, kötülemeyle, laf yetiştirmeyle uğraşırken; Ayşe Ünlüce çalıştı.
Ve sonuç?
Seçimi açık ara kazandı.
Arkalarından bakakaldılar.
Üstelik bu başarı hamasetten değil; samimiyetten, insani temastan ve sahicilikten geldi. Gülüşü yapay değildi, cümleleri ezberden değildi. İnsanlara yukarıdan bakmadı, yanlarına oturdu. İşte bu yüzden gönüllerde yer etti.
Elbette bu durum kıskançlığı da beraberinde getirdi.
Dikkat edin; bunca saldırıya rağmen hiçbir zaman saldırgan bir dil kullanmadı. Polemiğe girmedi. Kavga üretilmesini isteyenlere malzeme vermedi. Bu tutumun siyasette ne kadar zor ama ne kadar kıymetli olduğunu bilen herkesin saygısını kazandı.
Yetmedi.
Bu kez farklı yollar denendi.
Bazı gazeteciler aracılığıyla, dolambaçlı konular üzerinden, ESKİ Genel Müdürü Oğuzhan Özen bahane edilerek Ayşe Ünlüce yıpratılmak istendi. Olmadı. Tutmadı. Karşılık bulmadı. Çünkü toplum artık kimin neyi, hangi niyetle söylediğini ayırt edebiliyor.
Zaman geçtikçe Ayşe Ünlüce’nin parti içindeki ağırlığı da netleşti. Ve geçtiğimiz kurultayda Divan Başkanlığı görevine getirilmesiyle bu durum tescillendi.
Burada da başladı sıradanlaştırma çabaları:
“Ne var ki bunda?”
“Basit bir divan başkanlığı.”
“Daha önce de yapan oldu.”
Evet, daha önce de yapanlar oldu.
Ama her görev, her isimle aynı anlamı taşımaz.
Bu kurultay sıradan bir kurultay değildi.
Bu görev sembolik değil, siyaseten güçlü bir tercihti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu kritik süreçte kurultayı işine hâkim, örgüte güven veren, kriz yönetebilen bir isme teslim etmeyi tercih etti. Ve o isim Ayşe Ünlüce oldu. Bu, açık bir siyasi mesajdır.
Kurultayı, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Candan Yüceer de yönetebilirdi.
Hatta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay da.
CHP’de bu görevi hakkıyla yapabilecek çok sayıda deneyimli isim var.
Ama hiçbiri değil, Ayşe Ünlüce tercih edildi.
Bunu görmezden gelmek ya da “abartılıyor” demek, sadece gerçeği inkâr etmektir.
Ve evet, bu halin adı çekememezliktir.
Ayşe Ünlüce ise yine bildiğini yapıyor.
Kulak asmıyor.
Çalışıyor.
Üretiyor.
Ve belli ki…
Bazılarını da çatlatmaya devam ediyor.
Siyasette dün dündür, bugün bugündür.
Bugün şunu net olarak görüyoruz:
Ayşe Ünlüce artık sadece bir belediye başkanı değil; partisi içinde, Ankara nezdinde ve Türkiye siyasetinde dikkatle izlenen bir aktör.
Bunu kabul edemeyenlerin sayısı artabilir.
Ama gerçek değişmez.