Hüseyin Akçar yazdı...

Eskişehir’de hafta sonu yaşanan su krizi, kentin günlük yaşamını ciddi biçimde etkiledi.

ESKİ’nin planlı olarak başlattığı bir çalışma, sahada yaşanan teknik aksaklıklar nedeniyle öngörülen süreden daha uzun sürdü ve özellikle Tepebaşı bölgesindeki birçok mahallede vatandaşlar susuz kaldı.

Bu bir krizdi, evet.

Ama gizlenen, saklanan, örtbas edilen bir kriz değildi.

ESKİ yetkilileri süreci anbean kamuoyuyla paylaştı.

Bilgilendirme yapıldı, gelişmeler açıklandı ve nihayetinde özür de dilendi.

Fakat ne olduysa bundan sonra oldu.

Her zamanki refleksle; Ak Partililer ve Oğuzhan Özen karşıtları bir anda sahneye çıktı.

İstifa çağrıları havada uçuştu.

Liyakat nutukları atıldı.

Beddualar, hakaretler, küfürler gırla…

Kimse “bir duralım”,

Kimse “teknik bir arıza olabilir mi” demedi.

Başka konularda derin bir sessizliğe gömülenler, konu CHP’li bir belediye olunca yorum yazmak için adeta sıraya girdi.

Yeni atanan AK PARTİ Tepebaşı İlçe Başkanı için de bulunmaz bir fırsattı bu tablo.

Kriz, siyasi vitrine konuldu.

Beklenen buydu zaten.

Yağmur yağsın diye bekleyenlerin, şimdi de bu yaşananı büyük bir teknik sorun olarak değerlendirmesini ve itidalli davranmasını beklemek, doğrusu fazlasıyla iyimserlik olurdu.

Bu tabloya bir de Oğuzhan Özen’in ESKİ Genel Müdürü olmasından duyulan kişisel rahatsızlıklar eklendi. Gerek CHP içinden, gerekse AK Parti cephesinden biriken hınç duygusu devreye girdi. Üzerine yazılar yazıldı, paylaşımlar yapıldı, vatandaşın öfkesi bilinçli biçimde kaşındı. Birileri bütün hafta sonu tırnak kaşımaya devam etti.

Oysa gerçek son derece netti:

ESKİ yaşananları ayrıntılarıyla açıkladı.

Özür diledi.

Ama bu hengâmede bir şey gözden kaçtı:

Yerin metrelerce altında, çamurun içinde çalışan emekçiler…

Canını dişine takarak sorunu gidermeye çalışan ustalar…

Onların emeği, alın teri ve hakkı bu hoyrat dilin altında ezildi.

Şimdi gelelim samimiyet testine.

2024 yılının Ağustos ayında Gaziantep’te benzer bir su krizi yaşandı.

Planlı bir kesinti, yine teknik ve elde olmayan sebeplerle uzadı.

Su verilemedi.

GASKİ’nin sosyal medya hesaplarına bakın.

Yorumlar tanıdık, cümleler aynı.

Peki, Eskişehir’deki krize büyük büyük laflar yapanlar aynı lafları Gaziantep’te yaşanan aynı olay için de yapabilecekler miydi?

Pek zannetmiyorum.

Çünkü Gaziantep Büyükşehir Belediyesi iktidar partisinin yönetiminde.

Çünkü mesele su değil, mesele siyaset.

Demek istediğim; bu gibi büyük krizler siyaset ayrımı gözetmeksizin yaşanabilen teknik sorunlar. Büyüğüyle - küçüğüyle.

Su gibi hayati bir konuda, insanların kasten böyle bir duruma sebep olduğunu düşünmek;

Yeraltında yapılan, öngörülemez teknik işlemleri yok saymak;

Bunu siyasi linç malzemesine dönüştürmek iyi niyetle açıklanamaz.

ESKİ olduğu için,

Oğuzhan Özen olduğu için,

“Vur abalıya” demek, meseleyi çözmez; sadece niyeti ele verir.

Evet, susuz kalmak çok zordur.

Bu durum Eskişehir için bir krize dönüşmüştür. Kabul ediyoruz. Olmasını kimse istemez.

Buna dair gerekli açıklamalar yapılmış, özür dilenmiştir.

Ama bunu bir itibar suikastına çevirip günlerce köpürtmek, başka bir kötücüllüğün göstergesidir.

Bunu Ayşe Başkan da görüyor.

Gerçekleri okuyabilen Eskişehirliler de…

O yüzden bir kez daha altını çizmek gerekir:

Su üzerinden siyaset yapılmaz.

Bu mesele partilerin değil, herkesin meselesidir.

Ve yerin altında canını dişine takan emekçilere teşekkür etmek, hepimizin boynunun borcudur.