Hüseyin Akçar yazdı...

Her geçen gün, farklı isimlerin çeşitli suç isnatlarıyla anıldığı haberlerle uyanıyoruz.

Cinsel istismar, rüşvet, uyuşturucu… Liste uzuyor.

Sosyal medyanın hızı baş döndürücü; ne yazık ki hukukun temposu bu hoyratlığa yetişemiyor. Dahası, toplum da yetişemiyor.

Oysa Ceza Hukuku’nun en temel, en evrensel ilkelerinden biri çok açık:

Masumiyet Karinesi.

Bu ilke şunu söyler:

Bir kişi, suçluluğu kesin bir yargı kararıyla ispat edilene kadar masumdur.

Ne daha azı, ne daha fazlası.

Ancak gelin görün ki; bugün televizyon ekranlarında, sosyal medya paylaşımlarında, köşe yazılarında bu ilke adeta yok sayılıyor. Henüz soruşturması devam eden, hakkında iddianame bile düzenlenmemiş kişiler için “hırsız”, “katil”, “suçlu” yaftaları hiç düşünmeden yapıştırılıyor. Delil yok, karar yok, hüküm yok… Ama infaz çoktan başlamış oluyor.

Son olarak Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında yaşanan bir örnek, bu çürümüşlüğü gözler önüne serdi. AK Partili bir milletvekili, yargı süreci devam eden dosya hakkında, sanki her şey bitmiş, karar kesinleşmiş gibi Ekrem İmamoğlu için “hırsız” ifadesini kullandı. Bunun üzerine CHP’li Murat Emir kürsüye çıkarak haklı bir soru sordu:

“Şimdi biz de size ‘hırsız’ desek ne hissedersiniz?”

İşte tam da mesele bu.

Masumiyet karinesi, başkasına uygulandığında gereksiz; sıra kendine geldiğinde ise hayati bir hak olarak hatırlanıyor.

Ne gariptir ki; hakkında en ufak bir iddia ortaya atıldığında, “Yargı bitsin öyle konuşun”, “Hakkımda karar yok” diyenler, başkaları söz konusu olduğunda en ağır ithamları rahatlıkla yapabiliyor. Oysa devam eden bir soruşturma hakkında bilip bilmeden konuşmanın, kişiyi suçlu ilan etmenin Ceza Hukuku açısından ne kadar ağır sonuçları olabileceğini en iyi onların bilmesi gerekir.

Ama belli ki bu ülkede masumiyet karinesi; mahkeme salonlarında, ders kitaplarında ve hukuk fakültelerinin ceza hukuku amfilerinde kalmış bir ilke olmaktan öteye gidemiyor.

Elinde medya gücü olanlar, sosyal medyada kitleleri peşine takabilenler, siyasi nüfuzunu hoyratça kullananlar şunu unutmamalı:

Bugün başkası için kurduğunuz cümleler, yarın sizin için kurulabilir.

Bugün attığınız iftiralar, yarın sizi bulabilir.

Çünkü hukuk, kişiye göre eğilip büküldüğünde;

adalet olmaktan çıkar, intikama dönüşür.

Bu yüzden en basit, en insani ilkeyi bir kez daha hatırlatmak gerekiyor:

Kendine yapılmasını istemediğin şeyi, başkasına yapma.

Ama görüyoruz ki siz, yalnızca adaleti değil;

Masumiyet Karinesi’ni de kirlettiniz.