Hüseyin Akçar yazdı...
Son günlerde Tepebaşı Belediyesinin vatandaşa ve işletmelere gönderdiği yeni faturalarla birlikte “katı atık ücreti” adı altında yeni bir ödeme kalemi tartışma konusu oldu. Aslında mesele yeni değil, fakat uygulamanın şekli ve zamanı vatandaşın tepkisini artırdı.
Çöp toplama, taşıma ve bertaraf hizmeti belediyelerin asli görevlerinden biridir. Bu hizmet yıllardır belediye bütçesinden, vatandaşların ödediği emlak vergileri ve merkezi bütçeden aktarılan paylarla finanse ediliyordu. 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 11. Maddesinin ilgili fıkrası gereğince belediyelerin katı atık ücreti alma sorunsalı belediyelerin önüne getirildi. Ancak 27/10/2010 tarihli ATIKSU ALTYAPI VE EVSEL KATI ATIK BERTARAF TESİSLERİ TARİFELERİNİN BELİRLENMESİNDE UYULACAK USUL VE ESASLARA İLİŞKİN YÖNETMELİK resmi gazetede yayınlandıktan sonra büyük bir uygulama sorunu başladı. Katı Atık Ücretinin ne olacağı, ne zaman gerçekleştirileceği ve nasıl tahakkuk ettirileceği sorunu hem belediye yöneticilerinin hem de hukukçuların önüne düştü.
Yönetmelikteki süre durumu ‘UYUM’ süreci adı altında ertelendi de ertelendi.
Birçok belediye, ticari işletmelere ve bazı bölgelerde hanelere katı atık ücretlerini tahakkuk ettirmeye başladı. Şehrimizde de Tepebaşı Belediyesi, durdu durdu turnayı gözünden vurdu. Sabah bir kalktık ki ne görelim; Tepebaşı Belediyesi, ticari işletmelerde katı atık ücreti tahakkuk ettirmeye başlamış. İşletme sahipleri ellerinde bir tebligatı buluverdi. Şimdi her şeyden arınalım ve yönetmelik ile kanunu yorumlayalım.
Acaba tahakkuk ettirilen katı atık ücreti hukuka uygun mu?
·Mevzuata göre belediyeler bu ücreti keyfi bir şekilde dayatamaz. Özellikle ticari işletmelerden alınacak ücretler için her bir ticari işletme ile sözleşme yapılması gerekiyor. Yönetmeliğe göre bu zorunluluk!! Ne var ki bazı belediyeler sözleşme yapmadan, hatta birçok vatandaşı bilgilendirmeden bu ücretleri tahakkuk ettirmeye başladı. Aynısını Tepebaşı Belediyesi de gerçekleştirmiş durumda. Afaki rakamların havada uçuştuğu; vatandaşların belediyeye gittiğinde ‘pardon yanlış yapmışız, sizin rakamınız bu değil aslında şudur’ gibi komik rakamlarla karşılaştığı bu durum haliyle vatandaşları isyan ettirdi. Hukuki açıdan kabul edilebilecek bir durum değil..
·Üstelik Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yeni düzenlemesiyle bu yükümlülüğün uygulanması yine uyum süreci başlığı ile 31/12/2026 yılı sonuna kadar ertelenmişken, bazı belediyelerin aceleyle tahakkuka başlaması ayrı bir soru işareti doğuruyor.
18 Şubat 2025 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan değişikliği şu şekilde yorumlamak lazım; belediyeler, 31/12/2026 tarihine kadar gerekli hazırlıkları yapıp sonrasında tahakkuk sürecine geçecekler. Yani bütün ticari işletmeleri bilgilendirip, sözleşmelerini yapacak ve sonrasında tahahkuk işlemine geçilecek. Böylesine bir süre resmi gazete ile tanınmışken; ne oldu da Tepebaşı Belediyesi Meclisi hemen uygulamaya geçeyim diye diretmiş durumda. Anlamak mümkün değil?
Kaldı ki; buradan alınacak ücretler sadece KATI ATIKLARIN BERTARAF SÜRECİNDE kullanılması zorunluluğu hem kanunda hem de yönetmelikte belirtilmişken; acaba bunları başka bir tarafa aktarabileceklerini mi düşündüler? Eğer öyle bir şey varsa; yazık olur!
Vatandaşın isyanı tam da burada:
“Erteleme söz konusu iken alelacele ücret tahakkuk ettirmek hangi akla hizmet ediyor”
Sadece vatandaş değil, esnaf ve ticaret odaları da uygulamanın keyfiliğine itiraz ediyor. Geçenlerde Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler de bu durumu gündeme taşıdı. Konu yargıya taşınmış durumda. İdare mahkemelerinde açılan davalarda belediyelerin sözleşmesiz tahakkuklarının iptali isteniyor. Muhtemelen tahakkuk ettirilen yüksek oranda ücretler idare mahkemeleri tarafından iptal edilecek. Çünkü Türkiye’de bunun örnekleri mevcut.
Belediyeler asli görevlerini yerine getirirken şeffaf, hukuka uygun ve vatandaşın yükünü artırmayacak şekilde hareket etmelidir. Hukuki boşluklar ve keyfi uygulamalar, zaten zor ekonomik şartlarda yaşayan halkın omzuna yeni yükler bindirmemelidir.
Bu mesele bir “ücret” meselesi değil; adalet ve hakkaniyet meselesidir.