Yaklaşık 10 yıldır köşe yazarlığı yapıyorum. Meslekte de 20 yıla yaklaşıyorum. Kimsenin kimseyle kıyaslanmayacağını biliyorum artık. Herkesin kendine özgü biricik varlık olduğunun farkındayım.
Öte yandan bazı olayları/kişileri/durumları açıklamak için benzetmelere ihtiyaç var.
Ya da onlar üzerinden anlatmaya…
Bugün öyle yapacağım… Ülke kamuoyunun yakından tanıdığı iki isim üzerinden Eskişehir’in bildiği iki ismi ‘açıklamaya’ çalışacağım.
Yazımın başlığından da az çok belli zaten…
İsimlerim…
Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli…
Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş…
Öncelikle neden böyle bir işe kalkıştım. Çünkü her iki ismi de uzun yıllar duyacağız. Makam ve mevkileri ne olursa olsun hayatlarımızda olacaklar…
Üstelik her geçen gün isimlerini daha fazla duymaya başlayacağız.
Her ikisi de 2018’de göreve geldi. Yaptıkları, söylemleri, çıkışları, sosyal medya kullanımları… Tıpkı belediye başkanı hemen her gün gündemdeler. Onlar hakkında daha çok şey biliyoruz artık.
Bilmeyenler için şöyle anlatalım!
Nadir Küpeli, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın tıpkısının aynısı…
Celalettin Kesikbaş’ı da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na çok benzetiyorum. Nadir Küpeli’ye bakan Ankara’yı, devleti görür.
Kesikbaş tam bir İstanbul! Girişimci, dünyalı, hızlı…
Küpeli sosyal medyayı pek sevmez, belki danışmanları yönetiyor çoğu zaman…
Kesikbaş kendisi aktif olarak kullanır, twitter’ın hakkını verir… Instagram’ı da hatırı sayılır şekilde kullanır.
Küpeli tıpkı Mansur Yavaş gibi polemik sevmez. Geride kalan süre zarfında bir kişiye laf soktuğunu görmedik. En son ESO seçim günü Harun Karacan’ı “Siyasetçi kazandı” demişti. Seçim atmosferinde olur o kadar...
Kesikbaş, İmamoğlu gibi hiç çekinmez. Gövdesiyle dalar…
Küpeli sağlamcıdır, garanticidir…
Kesikbaş denemek ister, cesaret eder…
Seçilmeleri bile benzerlik gösterir… Küpeli’nin EOSB Başkanı seçilmesi elbette başarıdır tıpkı Yavaş’ın Ankara’yı alması gibi… Kesikbaş’ın ESO Başkanı olması ise İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanması gibi zaferdir, semboliktir.
Küpeli’ye bir sorun ulaştığı zaman ilgili kişiye sorar, yönetmeliğe bakar, kitapları karıştırır ve hamle yapar. Kesikbaş’a bir sorun ulaştığı zaman sağa sola bakmadan çözer, yönetmelik, kurumlar falan arkadan gelir.
Küpeli kutsal bir görevi ifa eder gibi yapar işlerini Mansur Yavaş gibi… Kesikbaş ise keyif almaya bakar görevini yaparken…
Küpeli’nin 15 günlük programı belliyken Kesikbaş’ın 15 dakika sonra kimi arayacağı, kimin kapısını çalacağı, kiminle yemek yiyeceği belli değildir.
Küpeli kentin dengeleriyle, ayarlarıyla, gelenekleriyle fazla oynamaz… Kesikbaş’ın en sevdiği şey ise ayarları bozmaktır.
Küpeli sakindir, Kesikbaş heyecandır…
Küpeli tıpkı Mansur Yavaş gibi kimsenin hedefinde falan değildir. İşini yapar, işine bakar… İlişkileri sevgi üzerine değil saygı üzerine kuruludur.
Kesikbaş ise İmamoğlu gibidir. Sabah erken kalkan Kesikbaş ile uğraşmaya başlar taa gece uyuyana kadar uğraşırlar. Belki rüyalarında da… Kesikbaş’ın seveni/sevmeyeni çoktur. Muhalefeti boldur!   
Daha başka şeyler de yazılabilir, örnekler çoğaltılabilir ama şimdilik bu kadar diyelim. Her fırsatta kıyaslanan iki ismi görebildiğim kadarıyla anlatmaya çalıştım. Şimdi başlığı yeniden okuyup doğru olup olmadığına karar verin.