Sagopa’nın bir parçasında ‘doğru işe kalkış’ diye bir cümle var. Başarı ve mutluluk için çok önemlidir, doğru işe kalkışmak…

Hayatımda iki üç kez uygulamadım ve hiç pişman olmadım. 2Eylül Gazetesi, Sürmeli Ailesi sahipliğinde yola çıkacağı zaman ‘birinci adamlık’ teklif edildi. Hiç düşünmeden reddettim, çünkü hazır değildim. Hakkı Kutlu ile yola çıkılması gerektiğini savundum.
Anadolu Ajansı’nda da benzer bi süreç yaşadım… Sonra başka bir kurumda ve olayda daha…
Bu tür ‘tekliflerle’ karşılaştığım zaman ‘Haddini bil Cihan Efendi’ diyorum!
Başarı çok kötü bir öğretmendir. Bill Gates sözü… Türkçe’den Türkçe’ye tercüme edecek olursak; bir işte başarılı olmanız başka işlerde de başarılı olacağını anlamına gelmiyor diyor.
Derdiğim anlattığımı sanıyorum ve asıl konuya geliyorum.
Av. Ayşe Ünlüce’nin, CHP’nin Büyükşehir Adayı olmasını doğru bulmayanlar arasındayım. Ayşe Hanım, Genel Sekreter olarak verilen işleri iyi yapmış olabilir. Beş yıla yakın bu konuda pek şikayet duymadık.
Ünlüce, Yılmaz Hoca’nın gölgesinde başarılı bir bürokrattı. Arkasında Yılmaz Hoca gibi siyasi bir deha vardı. Hoca’nın genel sekreteri olmak başlı başına bütün kapıları açan bir konumdu!
Bu nedenle ‘başarısının’ ölçüsünü bilemiyoruz!
Ünlüce, rakibi Nebi Hatipoğlu ile kıyaslandığında daha ‘sakin’ bir kişilik sergiliyor! Hatipoğlu için ise ‘hırslı’ deniyor.
Oysa ‘gerçek’ öyle değil!
Bana kalırsa Ayşe Ünlüce daha hırslı…
Siyasete böyle bir başlangıç başka türlü nasıl izah edilir?
Ahmet Ataç gibi hak eden biri varken adaylığı kabul etmek çok ‘hırslı’ olmayı gerektirmez mi?
Ataç’ın adaylığı herkes ve her şey tarafından kabul edilmişken… Ve Ataç’ın bu konudaki sabrını ve yolculuğunu ve isteğini bile bile Ayşe Ünlüce neden bu teklifi kabul etti!
Ayşe Hanım’a ısrar edilmiş olabilir, birileri öyle istemiş olabilir ama işte kalkıştığı işin doğru olmadığını bilmesi gerekmez mi? Genel Merkez’i ayağa kaldırması gerekmez miydi?
Hayır, Ahmet Abi varken benim ne haddime demesi gerekmez miydi?
Ben Tepebaşı’na, Ahmet Abi Büyükşehir’e formülünde ısrar etmesi gerekmez miydi?
Talip olduğu şeyin sıvı gübre dağıtmak, plastik kasa dağıtım töreninde konuşmaktan çok daha öte bir şey olduğunu bilmesi gerekmez miydi?
Elbette gerekirdi… Fakat ‘hırsı’ gözünü ve aklını kör etmiş gibi… Öyle olmasa bu adaylığı kabul etmezdi! Şimdi belki yavaş yavaş farkına varmıştır… Kazansa bi türlü, kaybetse olmayacak…
Kaybetse neyse işine gücüne döner… Bir süre sonra ‘normal’ hayatına devam eder. Kazansa işi çok zor! Kampanya ekibini bile yönetmek zorlanan Ünlüce, siyaseti nasıl yönetecek? Belediyeyi nasıl idare edecek?
Ünlüce, doğru işe kalkışmadı… Şimdi yaşadıkları hep bu yüzden…