Deniz Çağlar Fırat yazdı...

Eskişehir.Net ekibi olarak Cihan Yıldırım’la birlikte Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak’ı ziyaret ettik. Rektör Hoca bizi son derece nezaketli, içten ve mütevazı bir şekilde karşıladı. 1994 yılından bu yana üniversitenin içinde bulunan, son yedi yıldır da rektör yardımcılığı dâhil üst yönetim görevlerinde yer alan Çolak’ın hem kurumsal belleğe hâkimiyeti hem de güncel gündeme ilişkin derinlikli yaklaşımı, sohbeti daha ilk dakikadan itibaren zenginleştirdi.

Söz üniversiteden açıldı, dünyaya yayıldı. Yapay zekânın akademi ve üretim süreçlerini dönüştüren etkilerinden tutun da Çin ve Güney Koreli teknoloji devlerinin küresel güç dengelerini değiştiren hamlelerine kadar geniş bir yelpazede konuştuk. Ancak sohbetin en dikkat çekici ve en yoğun kısmı kuşkusuz ESOGÜ Tıp Fakültesi üzerine oldu.

TIP FAKÜLTESİ NEREYE KOŞUYOR?

Rektör Çolak, sağlık çalışanlarına duyduğu saygıyı her cümlesinde hissettiren bir yaklaşım sergiledi. Akademisyenlerden doktorlara, hemşirelerden teknikerlere kadar tüm sağlık emekçilerinin toplumda hak ettikleri itibarı görmesi gerektiğini özellikle vurguladı. Haksız da sayılmaz; pandemi sonrası dönemde yorgunluğu, baskısı ve yükü artan sağlık çalışanlarının kamuoyu tarafından yıpratılmasının doğurduğu sonuçları bugün hepimiz görüyoruz.

Çolak’ın altını çizdiği en önemli başlıklardan biri ise Tıp Fakültesi’nin kullanım biçimiydi. Fakültenin neredeyse bir “aile sağlık merkezi” gibi görülmesinin doğru olmadığını, üçüncü basamak sağlık kuruluşu olarak hizmet vermesi gerektiğini söyledi. Acil servisin devlet hastaneleri gibi çalışmaya zorlanmasının yarattığı risklerden de bahsetti. Nitekim bu tablo, hem iş yükünü artırıyor hem de bu birimlerin asıl niteliğini gölgeliyor.

Bu noktada, “herkesin hata yapabileceği”, ancak tekil hataların süreklilik arz eden bir kriz gibi sunulmasının çalışanları derinden yaraladığını dile getirdi. Rektör Çolak, toplumdan daha fazla saygı, daha fazla anlayış ve daha fazla yapıcı yaklaşım beklediklerini söyledi.

YERLEŞKEYE KYK KIZ YURDU

Görüşmenin önemli başlıklarından biri de üniversite yerleşkesinde atılan yeni adımlardı. Rektör, Regülatör Kapısı’nın bulunduğu bölgeye KYK tarafından bir kız yurdu temeli atılacağını açıkladı. Böylece ESOGÜ yerleşkesi, yalnızca akademik ve sosyal yaşamıyla değil, barınma imkânlarıyla da daha güçlü ve bütünleşik bir yapıya kavuşacak.

Bu projeyi, hem öğrenci memnuniyeti hem de kampüsün cazibesi açısından önemli bir kazanım olarak görmek gerekiyor. Özellikle barınma krizinin ülke çapında ciddi bir sorun hâline geldiği bir dönemde, yerleşkeye yapılacak her yurt yatırımı stratejik bir değer taşıyor.

Rektör Çolak ile yaptığımız sohbet, yalnızca bir nezaket ziyaretinin ötesinde; üniversitenin geleceğine, şehrin bilimsel altyapısına ve Türkiye’nin yükseköğretim vizyonuna dair önemli fikirler içeren verimli bir buluşma oldu. Üniversitenin potansiyeli, Tıp Fakültesi’nin geldiği seviye, dünya teknolojisindeki dönüşüm ve tüm bunların Eskişehir’e yansıması… Bir rektörün gündemi ne kadar genişse, şehrin de ufku o kadar açık demektir.

ESOGÜ’nün hem akademik hem de idari anlamda yeni bir döneme adım atarken Prof. Dr. Kamil Çolak’ın bu sakin, analitik ve sorumluluk sahibi yaklaşımının kuruma önemli katkılar sağlayacağı kanaatindeyim.