Deniz Çağlar Fırat yazdı...

Bugün siyaset ve ekonominin sınırları dışına çıkarak kültürel bir konuyu ele almak istiyorum. Çünkü bugün 21 Aralık. Bu yazıyı bugüne saklamamın elbette ki tarihle doğrudan ilgisi var. Bilmiyorum farkında mısınız bilmiyorum ama son yıllarda adını daha sık duymaya başladığımız bir kavram var: Nardugan.

Kimi onu “Türklerin kadim bayramı” olarak tanıtıyor, kimi yılbaşına alternatif gibi sunuyor, kimi de gereksiz bir kimlik tartışmasının parçası olarak görüyor. Peki, Nardugan gerçekten nedir? Ne zaman kutlanır? Nasıl kutlanır? Ve neden bugün bir kimlik meselesi hâline gelmiştir?

O zaman önce işin temelinden başlayalım:

NARDUGAN NEDİR, NE ZAMAN KUTLANIR?

Nardugan, Türklerin Orta Asya’daki eski inanç dünyasında yer alan bir mevsim bayramıdır.
Bir dine ait değildir. Bir peygamberi, kutsal kitabı ya da ibadet zorunluluğu yoktur. Merkezinde doğa vardır. Yani bir doğa bayramıdır.

21 Aralık, yani kış gündönümü günüyle ilişkilidir. Bu tarih yılın en uzun gecesidir. Ancak aynı zamanda önemli bir eşiktir. Çünkü bu geceden sonra günler uzamaya, karanlık geri çekilmeye başlar.

Kadim Türk kozmolojisinde bu durum, ışığın karanlığa galip gelmesi, güneşin yeniden güç kazanması olarak anlamlandırılır. Nardugan kelimesi de buradan gelir: yeniden doğan güneş.

Burada hemen kısa bir bilgilendirme yapayım;

“Nar”, Güneş / ateş / ışık

“Tugan / Doğan”, Doğmak birleşiminden türeyerek “yeniden doğan güneş” anlamına gelir. Yani nar kelimesinin meyve nar ile ilgisi yoktur.

PEKİ NARDUGAN NASIL KUTLANIR?

Tarihsel kaynaklar bize şunu gösterir: Nardugan, gösterişli törenlerden çok sembolik ve sade ritüellerle anlaşılan bir bayramdır.

Nardugan’da öne çıkan uygulamalar şunlardır:

  • Akçam (hayat ağacı) merkezdedir. Hep yeşil kalan bu ağaç, yaşamın sürekliliğini simgeler.
  • Ağaca bezler, ipler ya da küçük semboller bağlanır. Bu, dilekten çok doğayla bağ kurma anlamı taşır. (ağaç süsleme)
  • Ateş ya da ışık önemlidir. Mum yakmak ya da ateş başında toplanmak, güneşin geri dönüşünü simgeler.
  • Paylaşma ve dayanışma öne çıkar. Yiyecek paylaşılır, birlikte vakit geçirilir. Nardugan bireysel değil, kolektif bir eşiktir.
  • Eski anlatılarda bu dönem, geçen yılın muhasebesinin yapıldığı ve yeni döngü için niyet alındığı bir eşik olarak görülür.

Şunu özellikle vurgulamak gerekir: Nardugan’da nar kırılmaz. Nar kırma, Anadolu ve Akdeniz coğrafyasına ait ayrı bir bereket geleneğidir. Nardugan’daki “nar” kelimesi meyve değil, güneş ve ışık anlamındadır. Bu karışıklık sonradan üretilmiştir.

NARDUGAN’DA NE YAPILMAZ?

1. Nar kırılmaz: Nar kırma, Anadolu–Akdeniz bereket geleneğidir. Nardugan’a ait değildir. “Nar” kelimesinin benzerliği yanıltıcıdır.

2. Modern yılbaşı pratikleri aynen kopyalanmaz: Çekilişler, Tüketim merkezli hediyeler, Ticari süsleme anlayışı olmaz. Nardugan’ın ruhu tüketim değil, denge ve döngüdür.

3. Dini bir bayram gibi algılanamaz: Nardugan Ne İslami Ne Hristiyan sadece Doğa ve kozmoloji temelli bir mevsim bayramıdır. Onu “alternatif dinî bayram” gibi algılamak tarihsel bağlamı bozar.

NARDUGAN NEDEN BUGÜN BİR KİMLİK PARÇASI HÂLİNE GELDİ?

Aslında Nardugan yeni keşfedilmiş bir şey değildir. Yeni olan, ona yüklenen anlamdır. Bugün toplum olarak güçlü bir kimlik arayışı içindeyiz. “Biz kimiz?”, “Bize ait olan nedir?” soruları sadece siyasette değil, gündelik hayatta da karşımıza çıkıyor. Bu arayış, geçmişe dönük sembolleri daha görünür hâle getiriyor.

Nardugan da bu nedenle öne çıkıyor. Çünkü:

  • İslam öncesi Türk tarihine işaret ediyor
  • Doğa merkezli bir yaşam anlayışını hatırlatıyor
  • “Bizim de kadim ritüellerimiz vardı” duygusunu güçlendiriyor

Bu yönüyle Nardugan, bir bayramdan çok kültürel hafızanın taşıyıcısı hâline geliyor.

Burada kritik bir ayrım vardır; kültürel hafıza ile ideoloji arasındaki farktır. Kültürel hafıza, geçmişi anlatır. Açıklar, çoğaltır, merak uyandırır. İdeoloji ise geçmişi bugünün kavgasına çeker. Karşıtlık üretir, “biz ve onlar” dili kurar. Nardugan etrafındaki tartışmaların sertleştiği yer tam olarak burasıdır. Nardugan, bir kültürel hafızadır, ideoloji değildir. Çünkü ideolojik kullanım hiyerarşi kurar, meşrulaştırma yapar, diğer alternatifleri değersizleştirir ve bir kimlik kavgasına bağlar. Oysa Nargudan’ın böyle bir derdi yoktur.

GERÇEK ÇOK SADEDİR

Nardugan:

  • Yılbaşının yerine geçmek zorunda değildir
  • Başka bayramlarla yarışmak zorunda değildir
  • Bir kimlik testi hiç değildir

Nardugan, Türklerin doğaya ve zamana verdiği anlamlardan biridir. Ne eksik ne fazla. Çünkü kültürel hafıza bizi çoğaltır, ideoloji ise bizi sertleştirir.

Belki de Nardugan’ı yeniden hatırlamanın en doğru yolu şudur:
Onu bugünün çatışmalarına çekmeden, karanlığın en uzun olduğu gecede bile ışığın geri dönebileceğini hatırlatan sessiz bir bilgi olarak görmek.

Bazen bir bayramdan geriye kalan en değerli şey, nasıl kutlandığı değil, ne hatırlattığıdır.

Kadim Türk Bayramı Nardugan kutlu olsun…