Deniz Çağlar Fırat yazdı...

Eskişehir Konseyi etrafında süren tartışmalar yeni bir boyut kazandı. Konseyin kurucusu Gürhan Albayrak’ın, eleştirilere karşı “Sizin de Eskişehir Kent Konseyiniz var, orada ne yapıyorsanız yapın” sözleri bence bu tartışmalarda en talihsiz, en maksadına ulaşamayacak ifadelerden biri olarak kayda geçti.

Çünkü mesele, basit bir “iki farklı platform” karşılaştırması değildir.
Mesele, birinin yasal dayanağı olan, belediye mevzuatı içinde tanımlanmış, kamu kurumlarını ve seçilmişleri temsil eden resmi bir mekanizma, diğerinin ise tamamen bireysel inisiyatiflerle oluşturulmuş gayriresmî bir oluşum olmasıdır.

Bu iki yapıyı aynı düzlemde tartışmak zaten başlı başına bir kavramsal hatadır.

Eskişehir Kent Konseyi, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. maddesi ve Kent Konseyi Yönetmeliği ile kurulan, görev, yetki ve oluşum ilkeleri hukuken tanımlanmış bir yapıdır.

Bu nedenle:

  • Temsil gücü resmîdir.
  • Seçilmiş belediye meclisleri tarafından tanınır.
  • Çalışma grupları, yürütme kurulları ve karar mekanizmaları mevzuata bağlıdır.
  • Kentin tüm paydaşlarının –muhtarından STK’sına, üniversitesinden meslek odalarına– kapsayıcı biçimde temsil edildiği bir platformdur.

Dolayısıyla Kent Konseyi, kişisel bir tercih veya “hadi bir oluşum kuralım” motivasyonu ile değil, yasal çerçevenin sağladığı kamu yetkisiyle işler.

Eskişehir Konseyi ise:

  • Herhangi bir yasal dayanağa sahip değildir.
  • Kamu tüzel kişiliği yoktur.
  • Temsil gücü seçilmişlik ya da mevzuata dayalı değildir.
  • Üyelik kriterleri, yetki sınırları ve karar mekanizmaları hukuk tarafından değil kişisel tercihlerle belirlenmektedir.

Bu, elbette ki Eskişehir’de sivil girişimlerin kurulamayacağı anlamına gelmez. Aksine, şehirde her türlü fikir ve inisiyatif yeşerebilir. Ancak resmiyeti olmayan bir inisiyatifi, resmi bir kent mekanizmasının karşısına koymak ciddi bir iletişim ve yönetim hatasıdır.

“SİZİN DE KENT KONSEYİNİZ VAR” SÖZÜ NEDEN YANLIŞ?

Gürhan Albayrak’ın kullandığı bu ifade, üç açıdan sorunludur:

Kent Konseyi, belediye mevzuatı ile tanımlı bir yapıdır. Eskişehir Konseyi ise bireysel bir organizasyondur. Bu iki yapıyı eşitlemek, resmi kurum olmanın gerektirdiği hukuki meşruiyeti görmezden gelmektir.

Bir oluşum, “Kent Konseyi’ne paralel bir mekanizma” gibi sunulamaz. Böyle sunulduğu anda, kendi varlığını tartışmalı hâle getirir.

“Bize ne, sen orada ne yapıyorsan yap” söylemi, hem kapsayıcılık iddiasıyla çelişir, hem de Eskişehir’de ortak akıl arayışının önünü kesiyor. Bir yapıyı savunmak için resmi bir kurumu küçümsemek, kendi girişiminizi güçlendirmez; aksine güven zedeler.

Yazının başında mesele iki platformun karşılaştırılması değildir demiştik. Çünkü gerçek mesele kişisel girişimlerin varlığı değil; resmiyeti olmayan bir yapının, yasal zemine sahip bir kurumsal mekanizmayla aynı kefeye konulmaya çalışılmasıdır.

Ha, pratikte Sayın Albayrak’a da hak vermemek elde değildir, Eskişehir Kent Konseyinin hiçbir alanda sesi soluğu çıkmazsa kafalar da karışır, Konsey de…

Umarım bu tartışmadan Eskişehir Kent Konseyi gereken dersleri alıyordur.