Deniz Çağlar Fırat yazdı...

Eskişehir Konseyi’nin yapacağı toplantı öncesi CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan’ın, daveti, yaptığı yazılı açıklamayla geri çevirmesi çok ciddi sonuçları da beraberinde getireceğe benziyor.

Arslan özetle, Eskişehir’in geleceğine dair her başlığı önemsediğini, ancak bu tür istişare ve bilgilendirme toplantılarının siyasi partiler eliyle değil, Valilik koordinasyonunda ve tüm seçilmişleri-kurumları eşit kapsayan resmî zeminde yapılması gerektiğini söylüyor.

Ve “Valiliğin çağrısıyla yapılacak her toplantıya hazırım” diyerek Eskişehir Konseyi davetini reddediyor.

Kağıt üzerinde bakıldığında “ilkesel” bir duruş gibi okunabilecek bu açıklama, sahaya ve Eskişehir’in siyasal iklimine indirildiğinde ciddi sorunlar barındırıyor.

Birincisi; biz daha kısa süre önce Eskişehir Konseyini ve Gürhan Albayrak’ı, bu yapıyı diğer partilere kapatıyor diye eleştirmedik mi? Eskişehir adına kurulmuş, adı “konsey” olan bir yapının, kentin tüm siyasi aktörlerine kapılarını açması gerektiğini savunmadık mı?

Mesele tam da buyken, bu kez de CHP’nin bir milletvekilinin, “örgüt kararı” ya da “resmî zemin” olmadan masaya gelmemeyi tercih etmesi, eleştirdiğimiz tabloyu ters taraftan yeniden üretmiyor mu?

İkincisi; Arslan’ın bu tavrı, kendi partisindeki diğer milletvekillerini de zor bir pozisyonda bırakmıyor mu? Bu noktada “görüşlerini” paylaştığını ifade eden Arslan, “örgütsel bir ilke kararı” yoksa ve toplantıya katılmak isteyen diğer CHP’li milletvekillerini şimdiden zor duruma sokmamış olmadı mı?

Üçüncüsü; Eskişehir’in geleceği gibi geniş bir başlıkta, asıl ihtiyaç duyulan şey “masadan kalkmak” değil, “masaya gelip itirazı yüz yüze dile getirmek”tir.
Eskişehir Konseyi’nin yapısı, işleyişi, siyasi gölgesi eleştirilebilir, hatta eleştirilmelidir.
Ama bu eleştiriyi toplantı salonunun kapısında değil, doğrudan toplantı masasının üzerinde yapmanın hem demokratik hem de siyasal temsil açısından daha doğru olduğu açıktır.

Şunu da net söylemek gerekir:
Eskişehir’in seçilmiş milletvekilleri, sadece kendi parti örgütlerinin değil, tüm Eskişehirlilerin temsilcisidir. Kentin geleceğini ilgilendiren konularda bir araya gelmek için illa Valilik protokolünü bekleyen, “resmî zemin” olmadan yan yana gelmeye çekinen bir siyaset tarzı, bu kente nefes aldırmaz.

Valilik koordinasyonunda yapılacak toplantılara katılmaya hazır olmak elbette yanlış değil; ancak bu, siyasi ve sivil inisiyatiflerle bir araya gelmenin önüne konan bir şart haline geldiğinde, ortaya “merkezî onay olmadan hareket edemeyen” bir temsil profili çıkar. Eskişehir ise tam tersine, inisiyatif alan, sahaya inen, tartışmaktan kaçmayan temsilcilere ihtiyaç duyuyor.

Düne kadar Eskişehir Konseyi yönetimine, “Neden kapalı bir yapı içindesiniz, neden diğer partileri yeterince davet etmiyorsunuz?” diye soruyorduk.
Bugün ise bir milletvekilinin, bu kez de “resmî zemin” gerekçesiyle daveti geri çevirmesi, kamuoyu karşısında çelişkili bir tablo yaratıyor.