Deniz Çağlar Fırat yazdı...
Elektrik kesintileri artık kimseyi şaşırtmıyor, değil mi? Şehrin herhangi bir noktasında bir anda ışıkların sönmesi, bilgisayarların kapanması, POS cihazlarının çalışmaması, çarkların durması öyle sıradanlaştı ki, neredeyse “kader planı” gibi karşılanıyor. Oysa ortada kader falan yok; planlama, altyapı, yatırım ve koordinasyon eksikliği var.
Bugün Eskişehir 14. Noter’de yaşadığım durum bunun somut ve çarpıcı bir örneği. Sabah erken saat… Notere giriyorum, içerisi zifiri karanlık. Bir an sistemde arıza var sandım. Meğer elektrik yokmuş. Türkiye’de bir kamu hizmeti, üstelik vatandaşın dakikalarla yarışarak işlem yaptığı bir noter, elektrik kesintisi yüzünden çalışamıyor. İçeride bekleyen onlarca insan… İşleri aksayanlar, imzası yarım kalanlar, parasını yatıramayıp satış yapamayanlar, gün içindeki tüm programı bozulanlar… Hepsi tek bir neden yüzünden: Elektrik yok.
Basit bir “kesinti” değil bu. Günlük hayatın olağan akışını doğrudan kesen, insanların zamanını çalan, ticareti durduran, kamu hizmetini felç eden, verimliliği sıfırlayan zincirleme bir problemden söz ediyoruz. Kira ödeyen esnafın POS cihazı çalışmıyor, üretim yapan atölyenin makinesi duruyor, evde online görüşme yapanın bağlantısı kopuyor, hastanede tetkikler aksıyor, ATM çalışmıyor… Peki, bu tablo başka nerede normal kabul edilir?
Gelişmiş kentlerde elektrik kesintisi istisnadır. Afet olur, büyük arıza olur, olağandışı bir durum olur, o kadar. “Planlı bakım” diye bütün bir mahalley, ilçeyi saatlerce karanlığa gömmezler. Çünkü planlama öyle yapılır ki, vatandaşın hayatı sekteye uğramaz. Bir şehrin elektrik altyapısı, bir kamu hizmetinin dakikalarca bile durmasına izin vermeyecek güçte olur.
Eskişehir’de ise tam tersi… Elektrik kesintisi artık sosyal medya şikâyeti olmaktan çıkıp, “kabullenilmiş” bir gündelik sorun haline geldi. Ama kabullenmemiz gerekmiyor. Bir şehir düşünün: Noteri çalışamıyor, esnaf kepenk açsa da iş yapamıyor, vatandaşın işi gücü duruyor. Bunun adı küçük teknik aksaklık değil; kamusal verimliliği ve ekonomik düzeni bozan yapısal bir arızadır.
Yetkililerin artık çıkıp şu basit soruya net bir yanıt vermesi gerekiyor:
Elektrik kesintileri neden bu kadar sık yaşanıyor ve neden bu kadar geniş alanları etkiliyor?
Altyapı mı yetersiz? Yatırımlar mı gecikiyor? Planlamada mı sorun var? Yoksa denetimsizlik mi?
Cevap ne olursa olsun, sonuç değişmiyor: Vatandaşın günlük hayatı altüst oluyor.
Bir şehirde noter bile elektrik yok diye kepenk açamıyorsa, kimse bu durumu olağanlaştırmasın. Çünkü bu olağan değil. Normalleşen anormalliklerin ise bir gün mutlaka daha büyük sorunlara dönüşme riski var.
Elektrik kesintileri kader değil; sadece artık konuşmaktan bile yorulduğumuz bir ihmal zinciri.
Ama yorulmak çözüm değil. Sormaya, yazmaya, hatırlatmaya devam etmek gerekiyor.