Deniz Çağlar Fırat yazdı...
Tepebaşı Belediyesi, dün “Kent Berberi” adını verdiği projeyi hayata koydu. Kulağa hoş geliyor: Halk Lokantası, Halk Market, Halk Et gibi örneklerin yanına bir de kişisel bakım alanında kamusal bir hizmet ekleniyor.
Dost acı söyler ama bu sefer bence durum biraz farklı. Çünkü berber dükkânı açmak meseleyi sadece ekonomik destek çıkarıp doğrudan bir zanaat alanına müdahale hale getirir.
Evet, belediyelerin “halk” odaklı projeleri bir süredir Türkiye genelinde yaygınlaşıyor. Yüksek enflasyonun, düşük alım gücünün ve artan yoksulluğun ortasında; belediyelerin gıda, temizlik, ulaşım ve barınma gibi temel ihtiyaçlara kamusal alternatif üretmesi elbette anlamlı.
Halk Lokantası insanların karnını doyuruyor, Halk Market temel gıdaya erişimi kolaylaştırıyor, Halk Et dar gelirliye et ulaştırıyor. Ancak “berberlik” gibi zanaat, ustalık ve bireysel emek üzerine kurulu mesleklerde aynı yöntemi uygulamak doğru mu?
Berberlik sadece saç kesmek değildir. O aynanın karşısında yıllarca ustasının yanında yetişmiş bir çırak vardır, mahallenin nabzını tutan bir sohbet ortamı vardır, sabırla kesilen her saç telinin arkasında bir emek hikâyesi vardır. Bugün belediye eliyle açılan bir “Kent Berberi” projesi, bu emeğin tam ortasına düşen bir gölge gibidir. Çünkü o mahallede kirayı, faturayı, malzeme giderini ödeyerek ayakta kalmaya çalışan onlarca küçük esnaf var. Belediye, hizmeti doğrudan üstlenmek yerine; o zanaatkârların yaşamasını sağlayacak mekanizmaları geliştirmelidir.
Eğer amaç gerçekten halkın kişisel hijyen ihtiyacına erişimini kolaylaştırmaksa, bunun yolu berber dükkânı işletmek değildir. Belediye, dar gelirli yurttaşlar için “berber hizmeti desteği” sunabilir, kupon veya randevu sistemi kurabilir, kayıtlı esnafla anlaşma yapabilir. Böylece hem ihtiyaç sahibi vatandaşın kişisel bakım hakkı korunur hem de ustaların, kalfaların, çırakların mesleği yaşatılır.
Unutmamak gerekir ki belediyeler yalnızca hizmet üreten değil, yerel ekonomiyi ve istihdamı destekleyen kurumlardır. Kent Berberi gibi girişimler, iyi niyetle başlasa da uzun vadede “belediye rekabeti” nedeniyle zanaatkârı zayıflatabilir, gençlerin bu mesleklere yönelme isteğini kırabilir. Kamu hizmeti üretmekle kamuya rakip olmak arasındaki çizgi çok incedir hele konu ustalık isteyen bir işse, o çizgiye dikkat etmek şarttır.