Deniz Çağlar Fırat yazdı...
Eskişehir Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Özcan’ı, Cihan Yıldırım ile birlikte ziyaret ettik. Masamızdaki başlık belliydi: Üniversitenin projeleri, faaliyetleri, yatırımları, öğrenci odaklı uygulamaları… Ancak odadan çıktığımızda elimizde yalnızca bilgiler değil; mütevazılığın, çalışkanlığın ve bilginin bir yönetici üzerinde nasıl bir güce dönüştüğüne dair oldukça etkileyici bir deneyim de vardı.
Çoğu zaman yöneticilerin cümlelerinden önce makam araçları, korumalar, protokol mesafesi girer hayatımıza. ESTÜ’de ise ilk karşılaştığımız şey tam tersiydi. Koruma kullanmayan, kendisine tahsis edilen lüks marka makam aracını iade eden, daha sade ve mütevazı bir araçla yetinen; üstelik o aracı da sadece resmi işlerinde kullanan bir rektör vardı karşımızda. Bu tavır, Rektör Özcan’ın üniversiteye ve kamuya nasıl bir gözle baktığını anlamak için fazlasıyla yeterliydi. Onun için kamu malı, 7’den 77’ye herkesin hakkı; Edirne’den Ardahan’a kadar tüm yurttaşların ortak değeriydi.
Bu bakış açısı yalnızca sembolik tercihlerde değil, üniversitenin işleyişinde de kendini hissettiriyor. Örneğin, günde yaklaşık 4 bin ESTÜ’lüye yemek çıkarılırken tüketilen ekmeklerin cezaevlerinden temin edilmesi… Nedeni basit ama bir o kadar derin: Mahkûmların ürettiği her ekmek, onların para kazanmasına imkân tanıyor. Cezaevlerinin rehabilitasyon işlevinin ancak bu şekilde anlamlı olabileceğini söyleyen bir rektörden söz ediyoruz.
Yani yaptığı işin hem önünü hem arkasını düşünen, sonuçlarıyla birlikte ele alan bir akademisyen-yönetici profili.
HASAN POLATKAN HAVALİMANI: BİR DOKUNUŞ, BEŞ UÇUŞ
Rektör Özcan’ın yönetim yaklaşımını en somut yansıtan örneklerden biri Hasan Polatkan Havalimanı. Umre uçuşlarının artışını konuşurken “Hiçbir başarı tesadüf değildir” sözünü vurgulayan hoca, geçmişte sadece bir uçuşun gerçekleştiğini; ancak altyapı sorunlarının çözülmesiyle bugün günde 5 umre uçuşunun Eskişehir’den kalkmaya başladığını anlattı.
Sorun neydi?
İhram hazırlığı için kadın ve erkek yolcuların perdeyle ayrılması, mahremiyet ve ibadet hazırlığı açısından yetersiz alanlar… Rektör Özcan bu tabloyu görünce gerekli düzenlemeleri yapmış: Abdesthane, ihram alanı, mahremiyeti gözeten mimari… Sonuç ise şaşırtıcı: Artık birçok ilden umre kafileleri uçuş için Eskişehir’i tercih ediyor.
Bir yönetici, bazen yalnızca bir perdeyi değiştirdiğinde bile şehre değer katabilir. Hasan Polatkan örneği bunu gösteriyor.
ÖĞRENCİNİN ÇİMLERDE YEMEK YEDİĞİNİ GÖRMEK
ESTÜ kampüsünün bugün birçok üniversiteye örnek gösterilmesinin nedeni, belki de en çok Rektör Özcan’ın öğrenciyi gerçekten “görmesi”. Bir gün öğrencilerin çimenlerde yemek yediğine tanık oluyor. Çözüm arayışı uzamıyor. Hemen kampüse kamelya tipi oturma, dinlenme ve çalışma alanları yapılıyor. Rektör Özcan korumasız şekilde kampüste dolaştığı için öğrencinin neye ihtiyaç duyduğunu ilk elden gözlemleme şansı buluyor; akademik enerjisini hiç kaybetmemesi de bunun doğal sonucu.
KAMPÜS GENİŞLİYOR: ANKARA YOLUNUN KARŞISINA YENİ YERLEŞKE
Rektör Özcan, ESTÜ’nün geleceğini de net biçimde şekillendiriyor. Üniversitenin Ankara yönünde genişletilmesi için projeler başlamış bile. Yeni fakülte alanları, rekreasyon bölgeleri, açık-kapalı spor tesisleri, yaşayan bir kampüs hedefi… ESTÜ yalnızca bugünün değil, Eskişehir’in gelecek 20 yılının da planlandığı bir merkez hâline geliyor.
NOT DEFTERİME DÜŞEN SATIR BAŞLARI
Görüşmeden sonra elimizde hem güçlü bir izlenim hem de çok önemli veriler vardı. Bunlardan bazılarını paylaşmak isterim:
· Üniversite “Spor Dostu Kampüs” ödülüne sahip.
· Beslenme Dostu ve Fiziksel Aktiviteyi Destekleyen İşyeri Belgesi Ekim 2025 itibarıyla 3 yıllığına yenilendi.
· ESTÜ mezunlarının ilk iki yılda istihdam oranı %80-100 arasında.
· Aylık kazancı en yüksek beş program: Pilotaj, Matematik Mühendisliği, Uzay Mühendisliği, Tıp, Uçak Mühendisliği.
· Üniversitenin 680 civarında Erasmus+ anlaşması bulunuyor.
· Yemekhane tamamen kendi üretimi; dışarıdan hizmet alınmıyor. Öğrencilere hijyenik, kaliteli ve uygun fiyatlı yemek sunuluyor.
· İlk 15 bine giren ve ihtiyaç sahibi öğrencilere öğle ve akşam yemeği desteği veriliyor.
· Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Sertifikası almaya hak kazanan Türkiye’nin ilk üniversitelerinden biri ESTÜ.
· Spor tesisleri yılda binlerce öğrenci ve personel tarafından kullanılıyor. Fitness salonlarını yılda ortalama 4 bin kişi ziyaret ediyor.
· 10.500 m²’lik yeni kütüphane hızla yükseliyor; bir sonraki eğitim-öğretim yılında açılması planlanıyor.
YÖNETİCİ DEĞİL, KAMUNUN EMANETÇİSİ
Bu ziyarette gördüğüm en kritik şey şu oldu:
Prof. Dr. Adnan Özcan, bir rektörden beklenen bürokratik yaklaşımın çok ötesinde, üniversiteyi bir kamu emaneti olarak gören bir yönetim anlayışına sahip. Gösterişsiz, ölçülü, hesap veren ve önceliğini öğrenciye, kamuya, bilime veren bir profil…Bugün memlekette çoğu zaman aradığımız ama bulamadığımız bir yönetici tipi aslında. ESTÜ’de bu örneği görmek, hem Eskişehir adına hem de yükseköğretim adına umut verici.
İyi yönetim bazen makam aracıyla belli olmaz; bazen kampüsün çimenlerinde oturan bir öğrenciyi fark etmekle başlar.
Prof. Dr. Adnan Özcan’da bunu tüm açıklığıyla gördük.