65 saniye, 365 gün… ve 2 şiddetli deprem..

Nasıl geçti de bir sene sonra yine 6 Şubat’a geldik. Takvimler bir sene sonra,  bugün 6 Şubat’ı gösterdiğinde hepimizin boğazında düğümlenen ve onarılamayan acılarla kalktık yatağımızdan. Kimimiz belki de korkudan bütün bir gece uyuyamadı. Büyük bir felaket atlattık. Ve üzerinden bir koca sene yani 365 gün geçti. 
Ne gördük? 
Siyasete kurban gitmiş yüzlerce insan,
büyük bir koordinasyonsuzluk ve insanların çaresizce yalnız bırakılması,
hükümetin afetle ilgili bunca senedir hiç bir şey yapmadığını, ne denli hazırlıksız ve koordinasyonsuz olduğunu gördük.
Ne değişti?
Hiç bir şey..
Deprem sonrasında kaderlerine terk edilmiş insanlar, ülkenin çok farklı yerlerine göçmek zorunda kaldılar. Çaresiz bırakıldılar. Yeni hayatlar kurmak zorunda kaldılar. Verilen sözler ne oldu? Hani yeni evler bir sene içinde yapılacaktı? Hani yardımlar devam edecekti? Toplanan paraların nereye gittiğini bile bilmezken, hangi evden, hangi yardımdan, hangi şovdan bahsediyorsunuz. 
Daha yıkımı bile bitmemiş evlerin olduğunu gördükten sonra hangi yapılmış evlerden bahsedeceksiniz ki! Reklamlarda belli bir bölüme yapılmış ve siyasete alet edilen konutlarla mı insanları kandıracaksınız. 

Gerçekleri bütün insanlar yaşadı ve gördü. Ama yakın zamanda  Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın Hatay’da yaptığı konuşma sonrası gerçekler hatta NİYET daha da gözler önüne serilmiş oldu. 

Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı" sözleri 6 Şubat depreminde Hataylıların ne denli cezalandırıldığını bizlere gösteriyor. 

Böylesine önemli bir felaketi yerel seçim stratejisine indirgemek aslaninsani olamaz. 

Hayatlarını kaybetmiş insanlara saygınız yok; geriden kalanların acısıyla dalga geçmeyin. 
Susun ve çarkınızı döndürmeye devam edin.

6 Şubat’ta hayatlarını kaybeden bütün canlarımızı rahmetle anıyor; aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. 
Unutmadık , unutturmayacağız!