Deniz Çağlar Fırat yazdı...
Eskişehir’in güneyinde, sessiz bir rota hepimizi bekliyor. Frigya’dan Osmanlı’ya derin ve köklü tarihin izlerini hala taşıyan Eskişehir’in en küçük ama tarihsel kökü olarak en büyük ilçesi olan Han’dan bahsediyorum.
Bugün Frigya’nın görkemli izleriyle anılan bu küçük Anadolu kasabası, aslında bir başka büyük tarihin de tanığıdır:
Milli Mücadele’nin görünmeyen cephesi…
Evet, yanlış duymadınız. Han, Kurtuluş Savaşı öncesi Yunan işgaline uğramış, Yunan askerlerinin karargâhı olarak kullanılmış bir yer. Buna karşılık Kuvayı-i Milliye’nin de Han’da karargah kurduğu ve savaştığı biliniyor.
Hatta direniş mevzileri bile kurulmuş. İşte bu mevziler;
İskânkuyu, Gökçekuyu ve Mallıca mevzileri olarak bilinir.
Adlarını belki çok azımız duymuştur ama tarihin şekillendiği bu köyler bugün mahalleler olarak varlığını sürdürüyor.
UNUTULAN CEPHEYİ HATIRLAMAK
İşte ben de tam da bu noktadan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne sesleniyorum. Gelin benim “Direnişten Miras’a: Han Milli Mücadele Rotası Projesi” adını verdiğim tam da bu sessiz hafızayı görünür kılmayı amaçlayan bir girişimi bugün anlatayım…
Han’ın Kurtuluş Savaşı’ndaki rolünü belgelemek, korumak ve geleceğe taşımak hepimizin görevi olmalıdır. Ama bu görev için sadece tarihçileri değil, halkı, öğrencileri ve kadınları da bu sürecin içine koyabileceğimiz dinamik bir süreç neden hayata geçmesin?
Proje, Frigya Kültür Yolu’yla bütünleşerek Han’ı yalnızca antik geçmişiyle değil, yakın tarih mirasıyla da turizm haritasına dâhil etmeyi hedefliyor. Böylece Han, Frig Yolu’nun yanı başında ikinci bir tematik güzergâha –“Milli Mücadele Rotası”na– kavuşabilir.
BİR HAFIZA PARKI, TARİHE SAYGI
Proje kapsamında Han merkezinde bir “Milli Mücadele Hafıza Parkı” kurulabilir. Burada küçük bir anıt, dijital ekranlar ve bilgilendirme panoları yer alabilir. Ziyaretçiler sadece bir taş veya tabela görmeyerek; interaktif ekranlarda 100 yıl öncesinin haritalarını, askerlerin mevzilerini, Hanlı köylülerin tanıklıklarını dinleyebilir.
Bu park, hem yerel tarih için bir anı mekânı hem de çocuklar ve öğrenciler için bir açık hava sınıfı olarak hayata kazandırılabilir.
GENÇLER TARİHLE BULUŞACAK
Gelelim projenin en güçlü yanına; Gençleri tarihle buluşturmaya…
Sadece geçmişi anlatmak değil, geleceği o geçmişle buluşturmak.
Liselerde “Genç Araştırmacılar Kulübü” kurulacak. Öğrenciler rehberler eşliğinde mevzilerin olduğu araziye çıkacak, GPS ile koordinat alacak, fotoğraflar çekecek, not tutacak.
Arkeoloji, tarih ve sosyoloji öğrencileri içinse proje staj ve saha uygulaması imkânı sağlayacak. Üniversitelerle yapılacak protokoller sayesinde bu çalışmalar ders kredisine dahi dönüşebilir.
Yani Han’daki kazı alanı sadece arkeologların değil, gençlerin de tarih laboratuvarı olacak.
HEM TARİH BİLİNCİ HEM EKONOMİK KATKI
Han’ın Eli Kadın Kooperatifi bu sürecin bir başka parçası olabilir. “Milli Mücadele Haftaları”nda buraya düzenlenecek gezi ve tur gibi etkinliklerde kadınların ürettiği lavanta, el sanatları ve yöresel lezzetler ziyaretçilere sunulabilir ve böylece hem yerel insanlar ekonomik katkıyla hem de turistler tarih ve kültürle buluşabilir.
Böylece tarih bilinciyle ekonomik kalkınma yan yana ilerleyecek.
Yani bir yanda geçmişin direnişi, diğer yanda bugünün üretimi…
FRİGLERDEN TÜRK DİRENİŞİNE
Bu proje hayata geçtiğinde Han, sadece Frig, Roma ya da Osmanlı izleriyle değil; Kurtuluş Savaşı’nın direniş ruhuyla da anılır.
Jeofizik taramalardan arşiv belgelerine, sözlü tarih derlemelerinden hafıza parkına kadar her adım, Han’ın çok katmanlı tarihini tamamlayabilir.
Frigya’nın taş yollarına yeni bir hikâye eklenecek: “Direnişten Miras’a…”
Bugün Ayşe Ünlüce’nin öncülüğünde Eskişehir’in kültürel mirasına büyük önem veriliyor.
Eğer Han’daki bu proje yerel yönetimin, üniversitelerin ve halkın ortak bir çabasıyla hayata geçerse; Han sadece bir ilçe olmaktan çıkar, geçmişle gelecek arasında köprü kuran bir simgeye dönüşür.
Çünkü bazı yerler sadece taşla değil, hatırayla da inşa edilir.
Han, o hatıranın sessiz ama güçlü sesi olmaya aday.