Deniz Çağlar Fırat yazdı...
ESKİ’nin 2026 yılı bütçesi 4 milyar 790 milyon TL olarak belirlendi. Kimi çevreler bu bütçeyi “gerçekçi değil”, “yatırıma kaynak ayrılmamış” diyerek eleştiriyor. AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Sivri’nin eleştirileri de bu başlık altında toplandı.
Sivri’nin bütçeye dair eleştiri getirmesi demokratik bir gerekliliktir; ancak bu eleştiriyi yaparken içinde bulunduğumuz ekonomik gerçekleri görmezden gelmek mümkün değildir.
Birincisi: Su ve kanalizasyon altyapısının her yıl daha pahalı hale gelmesi, belediyelerin değil ülkenin içinde bulunduğu ekonomik tablonun sonucudur. Borunun, pompanın, elektrik panosunun, işçiliğin, akaryakıtın fiyatı son iki yılda kaç kat arttı? Keşke bununla ilgili de birkaç veri paylaşılsaydı da biz de buna bakarak yorumumuzu daha güçlü verilere dayandırarak yapsaydık ama şu net ki bu kalemlerin tamamı ESKİ’nin doğrudan gideridir. Bunu anlamak için su mühendisi olmaya gerek yok.
İkincisi: Enerji maliyetleri, özellikle elektrik ve akaryakıt fiyatları, belediyelerin kontrol edebileceği maliyetler değildir. Belediyelerin hizmet yansıtan kurumlardır. Bu hizmetin de bir maliyeti vardır. Kaldı ki ESKİ hizmetini enerjiyle yürütmek zorundadır. Elektrik fiyatı yükseliyorsa, suyun maliyeti de zorunlu olarak yükselir. Bu en temel bilgidir.
Üçüncüsü: Yatırımın olmadığı iddiasına geldiğimizde ise; Sayın Sivri ve AK Parti grubu kusura bakmasın ama bugün Türkiye’de herhangi yatırımının maliyetinin bir yıl içinde iki katına çıktığı bir ortamda, belediyelerin “kaynak yaratmıyor” diye suçlanması kulağa politik bir eleştiriden öte gitmiyor. Çünkü ülkenin tamamında yatırım maliyeti tarihin en yüksek seviyesinde. Yatırım maliyetini geçiyoruz, insanlar ayağına ayakkabı alamıyor, su kartına su dolumu yapamıyor.
Dolayısıyla bunun sorumluluğunu ESKİ’ye yüklemek kolay; ama doğru değil.
Bence ESKİ büyük bir masraf içinde, çünkü Türkiye ekonomisi büyük bir enflasyon yükü altında.
Hizmet pahalı, çünkü enerji ve malzeme maliyetleri kontrol edilemez seviyede.
Bütçe yüksek, çünkü yerel hizmetlerin maliyetini merkezi politikalar belirliyor.
Bu nedenle ESKİ’nin bütçesini eleştirmek kolaydır; ancak asıl sorgulanması gereken, kurumların değil, bu kurumları yüksek bütçelerle çalışmak zorunda bırakan ekonomik politikaların kendisidir.
Gerçek tam olarak şu:
Ekonominin gerçeği, belediye bütçelerine ağır bir faturayla yansıyor.
Asıl yapılması gereken maliyetleri artıran hatalı politikaların düzeltilmesidir.
O zaman bütçe gerçekten “gerçekçi” olur.
O zaman su da ucuzlar, yatırım da artar.
Ama bugünkü koşullarda, suyun bile maliyetinin durmadan arttığı bir ülkede, ESKİ’yi değil; bu tabloyu yaratan politikaları eleştirmek gerekir.
Ama bu hiçbir zaman hizmet üretememenin, yatırım yapmamanın da mazereti olmamalıdır. Çünkü kamu yönetimi, çeşitli sorunların ardına sığınarak değil, var olan sorunlara rağmen en eşitlikçi ve adil hizmeti sunmak demektir. Hele hele ESKİ gibi en yaşamsal hizmeti sunan kurumların bu gerçeği hiçbir zaman unutmaması gerekir.