Hafta içinde siyasi kulisler hareketli anlar yaşadı. Uzun süredir seçimsiz ortamdayız. O nedenle en küçük siyasi hareket bile ses getiriyor. İki kişi AK Parti’den istifa etti. Sıradan bir üye olsalar bile ‘ses’ gelirdi!
Ki istifa edenlerden biri Tepebaşı Meclis Üyesi Meliha Çelik… Diğeri de Veteriner Hekimleri Odası Başkanı… Oda Başkanı Mehmet Kızılinler sade üye… Ama ‘tanınmış’ bir üye!
İki isim CHP’ye de geçince medya ve siyaset dünyası için ‘malzeme’ oldu.
Peki, istifalar ne anlama geliyor?
AK Parti’nin gücünün sorgulandığı bir dönemde istifaları nasıl yorumlamalıyız?
CHP’ye ve oradaki bazı isimlerin geleceğine dair ipuçları verir mi?
Öncelikle şunu hemen belirtmem gerekir. Seçildikten sonra parti değiştirmelere sıcak bakmıyorum. İstifa, ayrılık olabilir ama bağımsız kalınmasını tercih ediyorum. AK Parti oylarıyla seçilmiş bir meclis üyesi, CHP’ye ya da başka partiye geçemez, geçmemeli!
Tam tersi de geçerli elbette…
Olabilir, zamanla fikir değiştirmiştir… Partisini, liderini taşıyamaz hale gelmiştir. Hepsini kabul ederim ama başka partiye gitmenin ‘başka anlamları’ var! Bu konuda Mustafa Önder, örnek bir şekilde istifa etti. Hem AK Parti'den hem de Meclis üyeliğinden istifa etmişti.
İstifalar, AK Parti hakkında veya onun geleceği hakkında konuşmamıza olanak sağlamaz. Çünkü iki isim de partide ‘ağırlığı’ olan kimseler değil. Yani ‘şok’ ya da ‘noluyor yaa’ denecek türden ayrılıklar değil.
Dündar Ünlü ayrılırsa bunu AK Parti’nin hanesine kocaman bir eksi olarak yazabiliriz. Oysa söz konusu iki istifayı bu kategoride değerlendiremeyiz. 
İlla ‘şaşıracaksak’ Oda Başkanı Mehmet Bey’in istifasına şaşıralım! Mehmet Bey, yıllarca şehirdeki sağlıksız et kesimine dikkat çekmeye çalıştı. Mezbaha olmamasını daha doğrusu CHP’li belediyelerin mezbaha yapmamasını eleştirdi.
Şüphesiz haklıydı… Ama sonra bir sabah kalktı ve yıllardır kendisini duymayan, mezbaha yapmayan CHP’ye katılıverdi! Gerçekten enteresan… Daha ilginci istifasına ve parti değişikliğine tepki gösterenlere cevap verirken “AK Partililer sesimi duymadı, beni çağırıp sen ne diyorsun diye sormadılar” demesiydi!
Bu kafa karışıklığı var gibi…
Aynı şekilde sokak hayvanları ile ilgili söylediklerini yapmayan da CHP’li belediyelerdi! Büyükşehir yapmadı, Tepebaşı ve Odunpazarı yaptı…
Elbette ‘ayrıntılarla’ kimse uğraşmaz! Günün sonunda “AK Parti’den istifa edip CHP’ye geçenler var” denir. Öyle de oldu… Üstelik ilk de değil! AK Parti Günyüzü Meclis Üyesi de istifa edip CHP’ye geçmişti.
Bu noktada Zihni Çalışkan karşıtları uyandı! Gerçi uykuları çok hafif, kapı gıcırtısına uyanıyorlar. Hep tetikteler! İstifaların sorumluluğunu Çalışkan’a yüklemek isteyenler oldu. Pek etkili olamadılar… Yerel seçim sonrasında da bir grup “Seyitgazi, Alpu, Malıç’ gibi ilçelerin kaybedilmesini Çalışkan’a yıkmak istemişlerdi. Sonra baktılar ki olaylar hiç de öyle değil… Konu cısss… Sonra konuşulmaktan vazgeçildi.  
İstifa edenlerin Ahmet Ataç eşliğinde Ankara’ya götürülmesi, Ataç’ın parti üzerindeki ağırlığını ve abi rolünü biraz daha artırdı. CHP ve Ataç cephesinden bakacak olursak şüphesiz ‘başarılı’ bir hamle! Şüphesiz Ataç’ın, Genel Merkez nezdindeki kıymetini artıran bir gelişme…
Ama başta da dediğim gibi istifalar öyle ‘büyük tahliller, derin analizler’ yapacağımız bir siyasi olay değil.
Bazı kişilerle istifaların ne anlama geldiğini konuşurken “Bundan sonra belediyelerin sokak hayvanlarının aşılanması ile ilgili yapacağı ihaleyi takip edeceğiz” demesi dikkatimi çekti. Bana “gazetecisin, sende takip et” dediler.
Takip edeceğimi söyleyerek yazıya son vereyim.