Deniz Çağlar Fırat yazdı...

Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin son toplantısında bir kez daha trafik tartışması gündeme oturdu. AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Sivri, Başkan Ünlüce’nin “Eskişehir’de trafik sorunu yok” açıklamasını hatırlatarak Başkan Ayşe Ünlüce’ye sert eleştiriler yöneltti.

Genel anlamda baktığımızda Sivri’nin sözleri, aslında sadece bir altyapı eleştirisi değil, birikmiş bir kent sabrının ifadesiydi. Eğer Sivri’nin eleştirilerini, eleştirel gözle değil tamamen Eskişehir’de yaşayan bir vatandaş gözüyle dinlersek bu sabrın dışa vurumu olduğunu kabul etmemek mümkün olmadığını da kabul etmiş oluruz.

Su biriken yollar, açık duraklarda ıslanan vatandaşlar, yoğun kavşaklar, tıkanan caddeler… Kısacası, gündelik hayatın tam kalbinde hissedilen bir yorgunluk. Ama durum gerçekten de Sivri’nin anlattığı gibi kâbus mu yoksa abartı mı? Elbette ki eleştirilerinde mübalağa olsa da anlatmak istediği oldukça net. Üstelik de bu sorunları Büyükşehir Meclisinde değil de nerede konuşulması gerektiğini düşünürsek yerinde bir konuşmaydı da, diyebiliriz.

Çünkü Sivri’nin konuşmasında altını çizdiği şey, teknik bir mühendislik problemi değil, yönetimsel reflekslerin yetersizliğiydi. “Meteoroloji uyarıyor ama önlem alınmıyor”, “kapalı durak yapılmıyor”, “trafikte pansuman çözümler üretiliyor” derken, bir belediyecilik tarzını eleştiriyordu. Şayet akılcı bir kulakla dinlenildiğinde çıkarılacak dersler de vardı.

Çünkü onun gözünde, sorun sadece asfalt değil, yaklaşımdı. Bir adım ileriye gideyim; eğer ben Başkanın yerinde olsam; Sivri’nin ortaya koyduğu eleştirileri bir tespit gibi algılar örneğin yoğun ve işlek caddelerdeki tüm durakları kapalı hale getirerek işe başlardım.

TRAFİK KÜLTÜRÜ EKSİKLİĞİ

Ayşe Ünlüce’nin yanıtıysa farklı bir yerden geldi: “Trafik sadece Eskişehir’in değil, Türkiye’nin bütün illerinin sorunu.”

Başkan’ın bu cümlesi bir savunmadan çok, bir tespit gibi duruyordu. Çünkü bu sadece birkaç yılın değil bütünüyle onlarca yılın ve trafik eğitimi ile başlayıp yaşam biçimi haline dönüşmesi gereken bir kültür sorunudur: Trafik kültürü…

Ama ne yaparsanız yapın trafik sorunu “göreceli” bir mesele olabilir ama su biriken yollar ya da ‘yetersiz durak koruması’ doğrudan bir hizmet sorunu olarak göze çarpar.

Bu tartışmadan çıkan ana fikir şu: Eskişehir’de trafik sorunu var, ama bu sadece yol, kavşak, durak sorunu değil. Bu, bir “davranış ve planlama” sorunu. Yanlış park eden sürücünün, denetim yapmayan polisin, plansız yatırım yapan kurumun ve geciken müdahalenin toplamı.

Ünlüce’nin “gelişmiş şehirlerde trafik bilinciyle sorun çözülür, kasisle değil” sözü önemli bir farkındalığa işaret ediyor. Fakat bilinç tek başına yetmez; bilinç, denetim ve altyapıyla desteklenmezse iyi niyetle başlayan her proje tıkanır. Eskişehir, bisiklet yollarıyla, toplu taşıma sistemiyle ve yeşil ulaşım politikalarıyla Türkiye’ye örnek olabilecek bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin önündeki en büyük engel, artık asfalt değil; trafik kültüründe karşılıklı saygının olmamasıdır.