Hakkı Kabal yazdı...
Bazı anlar vardır, kelimeler susar…
Bazı görüntüler, kareler vardır, gözyaşı kelimelere fırsat vermez…
İşte o anlardan biri, geçtiğimiz gün Eskişehir’de yaşandı.
Osmangazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi mezuniyet töreninde bir genç kız, büyük bir onurla sahneye çıktı. Adı Nursena Tetik.
Fakülte birincisi…
Bölüm birincisi…
Yüksek şeref öğrencisi…
Ama onca unvanın çok daha ötesinde bir şey vardı o kız kardeşimizde…
Yüreğinde taşıdığı bir boşluk…
Ve sımsıkı sarıldığı bir isim; Şehit Babası Astsubay İsmail Tetik.
Nursena daha bir yaşındayken, babası Şırnak Cudi Dağı’nda şehit düştü. Onu hatırlayacak yaşta bile değildi. Ama onun yokluğuyla büyüdü, onun sesiyle değil, hatırasıyla konuştu.
Ve o hatırayı hiç yere düşürmedi.
Yıllar geçti.
Belki bazı günler herkes ailesiyle kahvaltı ederken, o hep bir eksikle oturdu sofraya.
Belki babalar okul bahçesinde çocuklarına sarılırken, o başını öne eğip yürüdü.
Ama hiçbir zaman ezilmedi.
Hiçbir zaman isyan etmedi.
O, babasının yokluğunu yıkılmak için değil, dimdik durmak için kullandı.
Ve gün geldi…
Onca yılın emeğini, gözyaşını ve alın terini mezuniyet cübbesiyle taçlandırdı.
Ama bu hikâyede en çok içimizi sızlatan, en çok gözümüzü yaşartan neydi biliyor musunuz?
Törenden bir gün sonra, elinde diplomasıyla, yüksek şeref belgesiyle, ona çok yakışan cübbesiyle babasının mezarına gitmesiydi.
Bir baba-kız fotoğrafı değildi o…
Bir vatan, bir evlat, bir şehit ve onun emanetinin yürek yakan hatırasıydı…
Mezar taşına yaslandı usulca…
Belki de sessizce dedi ki:
“Baba bak… Sözümü tuttum.”
Bir mezarın başında bile bir evlat, babasını gururlandırabiliyorsa…
İşte orası kaybedilmiş değil, kazanılmış bir hayatın evidir.
Nursena’nın başarısı sadece bir bireysel azmin değil, bir milletin şehidine olan vefasının ispatıdır.
O başarı bir kız çocuğunun gözyaşıyla değil, dua ile yazdığı destandır.
Ve bu topraklar, işte o dualar sayesinde hala vatan kokuyor.
Nursena…
Adını saygıyla, gözümüz dolarak anıyoruz.
Bize bir kez daha gösterdin:
Şehitler ölmez. Çünkü geride bıraktıkları nefes almaya devam ediyor.
Babana gelince…
Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.
Çünkü onun yetiştiremediği kızı, millet yetiştirdi.
Ve sen bu millete, baban kadar yakıştın.