Hakkı Kabal yazdı...

Ankara kulisleri yeniden ısınıyor.
Siyaset masalarında bu hafta konuşulan başlık belli.
Muhalefetin yeni arayışı, hatta yeni “buluşu” olarak nitelendirilen Kadın Cumhurbaşkanı Adayı formülü.

Kulağa hoş geliyor…
Toplumun bir kısmının isteğine denk düşüyor, siyasetin yıllardır erkek diliyle örülmüş yapısına taze bir nefes olma iddiası taşıyor.
Ama siyasette hiçbir fikir masum değildir.
O yüzden soruyu baştan sormak gerek:
Bu fikir gerçekten bir yenilenme çabası mı, yoksa çok daha derin bir planın ilk perdesi mi?

Kulisler bir süredir aynı ismi konuşuyor:
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ayşe Ünlüce.
“Kadın Cumhurbaşkanı Adayı” formülüyle birlikte bu ismin anılması kimseye tuhaf gelmedi, çünkü Sayın Ünlüce’nin kamuoyu nezdinde bir karşılığı var.
Eğitimli, diploması var, tecrübeli bir profil…
Ama mesele “uygunluk” değil.
Mesele, kimin bu fikri dolaşıma soktuğu.

Ankara’da hiçbir söylenti kendiliğinden çıkmaz.
Birileri bir gündem üretir, sonra onu fısıltılarla çoğaltır.
O fısıltılar bazen nabız yoklamasıdır, bazen de zemin hazırlığı.
İşte tam burada devreye Eskişehir siyasetindeki hareketlilik giriyor.

Çünkü son aylarda şehirde ilginç bir tablo var.
Cumhuriyet Halk Partisi içinde “denge unsuru” gibi davranan,
ilçe örgütleriyle genel merkez arasında sürekli mekik dokuyan,
delegelerin arasını bulmak için yoğun mesai harcayan bir isimden sıkça söz ediliyor.
Yılların tecrübesiyle taşları sabırla dizen, siyasetin ince matematiğini bilen bu figür;
gözünü uzun süredir Eskişehir Büyükşehir koltuğuna dikmiş durumda.

Adı açıkça anılmıyor belki ama herkes biliyor.
Kentin siyasetine yön veren, perde arkasında denge kuran bir akıl,
her zamanki gibi bu sürecin de tam ortasında.
Ve şimdi tam da onun hareketlendiği dönemde,
“Kadın Cumhurbaşkanı Adayı” başlığı Eskişehir’in üzerinden Ankara’ya taşınıyor.

Rastlantı mı?
Hiç sanmıyorum.

Çünkü bu formül, sadece bir aday önerisi değil.
Bir denge operasyonu.
Birileri bu söylemle hem Ankara’da dikkat çekmek, hem de Eskişehir’de taşları yeniden dizmek istiyor gibi.
Bir yandan Cumhuriyet Halk Partisi genel merkezin gözüne girmek,
bir yandan da Eskişehir’de “kadın liderlik” üzerinden yeni bir güç haritası çizmek…
Siyasetin en sofistike hamlelerinden biri.

Kimi bu hareketi “vizyoner” buluyor,
kimi ise bunun ustaca kurgulanmış bir nötralizasyon planı olduğunu düşünüyor.
Zira siyasette bazen birini büyütmek, onu devre dışı bırakmanın en zarif yoludur.
Kulislerde dillendirilen “Kadın Cumhurbaşkanı Adayı” formülü,
işte tam da böyle bir stratejinin aracı olabilir.

Sorular çoğalıyor:
Bu bir teklif mi?
Bir taltif mi?
Yoksa dikkatleri başka yöne çekmek için kurgulanmış bir tuzak mı?

Siyaset, çoğu zaman sessizliğiyle konuşur.
Birileri sahnede alkış toplarken, birileri kuliste plan yapar.
Kimse fark etmez ama bir hamleyle bütün denge değişir.
Bugün konuşulan “Kadın Cumhurbaşkanı Adayı” meselesi,
belki de çok daha büyük bir yerel senaryonun sadece ilk cümlesidir.

Ankara’da gündem her zaman hızla değişir.
Ama bu kez o gündemin merkezinde bir şehir, bir kadın, bir plan var.
Ve satranç tahtasının taşları sessizce diziliyor.

Zaman gösterecek.
Ama şu bir gerçek:
Bu hikayede Eskişehir sadece bir şehir değil,
yeni bir siyaset hesabının deneme sahası gibi duruyor.