Deniz Çağlar Fırat yazdı...

AK Parti Eskişehir teşkilatının kıdemli isimlerinden Hasan Burgaz, CHP Kurultayı’nın ardından sosyal medyada dikkat çekici bir paylaşım yaptı. Burgaz, AK Parti’nin MKYK’da 2, Kadın Kolları’nda 1, Gençlik Kolları’nda 1 olmak üzere toplam 4 temsilci ile “masada söz sahibi olduğunu” vurgularken, CHP’nin Parti Meclisi listesinde Eskişehir’den kimsenin yer almamasını tiye alıyordu.

Ancak bana göre ne var ki bu esprili paylaşım, siyasi bir tespit ortaya koymaktan çok, yüzeyde kalan bir mesaj olarak kaldı. Bunu uzun uzun açıklayayım;

Çünkü bu tweetin neye hizmet ettiğini, kimi eleştirmeyi amaçladığını anlamakta gerçekten güçlük var. Üstelik paylaşımı yapan kişinin siyasette belirli bir birikimi, tecrübesi ve görev silsilesi olan bir isim olduğunu düşündüğümüzde, beklenti ister istemez daha derinlikli bir okuma yönünde oluyor.

CHP’DE TEMSİL TALEBİ NEDEN VAR?

Öncelikle şu noktayı netleştirelim:
Eskişehir’den bir ismin CHP Genel Merkezinde, Parti Meclisinde ya da başka kurullarda yer alması talebi, “bizden biri olsun” basitliğine indirgenebilecek bir beklenti değildir.

Eskişehir, yıllardır hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hem referandumlarda hem de yerel seçimlerde CHP’yi birinci yapan birkaç şehirden biridir. Yani örgütsel bir başarı var, sosyolojik bir başarı var, yerel yönetim pratiğinden doğan bir başarı var.

Bu nedenle “Eskişehir gibi yönetilsin” söylemi yalnızca bir slogan değil; Türkiye genelinde sık sık referans verilen bir modeldir. Böyle bir modelin genel merkez düzeyinde ifade edilmesi, anlatılması, temsil edilmesi doğal bir parti refleksidir.

Dolayısıyla CHP tabanının “Eskişehir’den bir isim olsun” talebi, bir kişisel beklenti değil; birikimin, deneyimin, yerel başarıların merkeze taşınması talebidir.

CHP’nin Eskişehir’de gösterdiği başarıların, parti genelinde karar mekanizmalarına yansımaması elbette bir eksikliktir. Bunu görmek için “büyüteç” kullanmaya gerek yok.

PEKİ, AYNI OKUMA AK PARTİ İÇİN YAPILSA?

Hasan Burgaz’ın mesajındaki “Biz 4 temsilciyle masadayız” ifadesi önemli. Çünkü bu okuma terse çevrildiğinde şu soru kaçınılmaz hale geliyor:

Madem AK Parti Eskişehir teşkilatı genel merkezde 4 temsilciyle söz sahibi, o halde neden AK Parti Eskişehir’de arka arkaya seçim kaybediyor?

Bu soruyu bir CHP’li ya da AK Parti karşıtı sormuyor. Siyasal mantığın kendisi soruyor.

Eğer temsil gücü iktidara, başarıya, toplumsal karşılığa dönmüyorsa; temsil yalnızca istatistikten ibaret olmuyor mu? Karşılığı olmayan sayının önemi var mıdır?

Bu açıdan bakıldığında, temsil tartışmasını siyasi bir rekabet malzemesine dönüştürmek, kimseye fayda sağlamaz. Temsil; seçmenin sesini taşıdığı, kentlerin deneyimini aktardığı, partilerin kendini geliştirdiği bir mekanizmadır.

CHP’nin kurultay sonrasında Eskişehir’den bir ismi parti üst yönetimine taşıyamamış olması elbette eleştirilebilir. Ancak bu eleştirinin siyasi mizahla örtülmeye çalışılması — özellikle de Eskişehir gibi siyaseten güçlü bir şehir üzerinden — sathi yani üstünkörü bir değerlendirme yaratır.

Bu nedenle mesele, bir tweetle siyasi eleştiri getirilecek kadar hafif değil; aksine, her iki parti açısından da üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir temsil problemidir.