Deniz Çağlar Fırat yazdı...

Boyplast Yönetim Kurulu Başkanı Metin Saraçı, Cihan Yıldırım ile birlikte Boyplast’ın üretim sahasında ziyaret ettik. Saraç, sadece Boyplast’ın değil, aynı zamanda ATAP Yönetim Kurulu Başkanlığı, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Üyeliği, Eskişehir Endüstriyel A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, Esart A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği ve Eskişehir Sanayi Odası Meclis Üyeliği gibi birçok sorumluluğu aynı anda omuzlamış isimlerden biri. “Bir koltukta 10 karpuz sığdıranlardan” yani…

Cihan Yıldırım ile birlikte Boyplast’ta gerçekleştirdiğimiz ziyaret, klasik bir fabrika gezisinin çok ötesine geçti. Çünkü sohbetimizin merkezinde Eskişehir’in kronikleşen ama bir türlü çözülemeyen başlıkları da vardı, gelecek endişesi taşıyan gençlerin sorunları da…

SERBEST BÖLGEYLE KAÇAN FIRSAT

İlk gündemimiz serbest bölgelerdi.

Metin Saraç, Eskişehir’de özellikle teknoloji ve tasarım odaklı bir “yaratıcı serbest bölge” kurulmasının önemini net ifadelerle vurguladı. Vali Erol Ayyıldız döneminde, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in de katılımıyla bu yönde ciddi girişimlerde bulunulduğunu, toplantılar yapıldığını ancak tüm bu çabalara rağmen sürecin hayata geçirilemediğini anlattı.

Bugün dönüp baktığımızda ise bu gecikmenin bedelini kentin ödediğini görmek zor değil.

Saraç’a göre böyle bir serbest bölge yalnızca Eskişehir için değil, Türkiye için de stratejik bir kazanım olurdu. Nitelikli beyinlerin kente çekilmesi, hatta yabancı uzmanların daha kolay oturma ve çalışma izni alabilmesi, Eskişehir’i küresel ölçekte rekabetçi bir üretim ve tasarım merkezine dönüştürebilirdi. Ama ne yazık ki bu işin ciddiyetini anlamak, çoğu zaman anlatmaya yetmiyor. Kaçıp giden de aslında hem yıllar hem de küresel anlamda rekabetçilik oluyor.

GENÇLERİ ESKİŞEHİR’DE TUTAMAMAK

İkinci başlık daha da can yakıcıydı: Gençleri Eskişehir’de tutamamak.

Eskişehir, yaşam kalitesi açısından hâlâ Türkiye’nin en cazip kentlerinden biri. Sosyal hayatı, üniversiteleri, kültürel dokusu… Ancak Saraç’ın altını çizdiği gerçek şu: Gençler için artık bunlar yeterli değil. Bugün gençlerin ilk tercihi Eskişehir değil; hatta çoğu genç, daha mezun olmadan yurt dışı planları yapıyor.

Bu durum yalnızca Eskişehir’e özgü değil, Türkiye genelinde yaşanan yapısal bir sorun. Ancak bu gerçeği görmezden gelmenin de kimseye faydası yok. Saraç, bu tabloyu tersine çevirmek için makro çözümlere ihtiyaç olduğunu, kent yöneticilerinin de bu yeni gerçekliğe göre pozisyon alması gerektiğini açıkça ifade ediyor. Aksi hâlde “genç, dinamik şehir” söylemi bir pazarlama klişesinden öteye geçemeyecek.

Z KUŞAĞI SANAYİYE DAHA MESAFELİ

Sohbetin belki de en dikkat çekici bölümü ise Z kuşağına dair tespitler oldu.

Metin Saraç, önceki kuşakların daha toplumsal ve kolektif bir anlayışla hareket ettiğini, Z kuşağının ise daha bireysel bir perspektife sahip olduğunu söylüyor. Bu durumun, iş hayatında karşılaşılan zorluklar karşısında daha çabuk vazgeçme eğilimini beraberinde getirdiğini gözlemlediğini ifade ediyor. Sanayiye mesafeli duruşun arkasında da bu zihinsel dönüşümün yattığını düşünüyor.

Gençlerin daha yaratıcı, esnek ve anlam arayışı yüksek alanlara yönelmesi ise sanayi için yeni bir sınav anlamına geliyor. Klasik üretim anlayışıyla bu kuşağı yakalamak mümkün değil. Sanayinin de dönüşmesi, dili ve çalışma biçimini yeniden kurgulaması gerekiyor.

ÜRETİM ÇOK ZORLAŞTI

Ve elbette üretim…

Saraç, üretimin vazgeçilmez olduğunu vurguluyor ancak aynı zamanda çok zorlu bir dönemden geçildiğinin de altını çiziyor. Küresel belirsizlikler, finansman maliyetleri, iş gücü sorunları ve öngörülebilirlik eksikliği sanayicinin önündeki temel engeller olarak duruyor.

Kısacası, Boyplast’ta yaptığımız bu ziyaret bir kez daha gösterdi ki Eskişehir’in asıl ihtiyacı yeni kavramlar ya da süslü vizyon cümleleri değil; yıllardır dile getirilen gerçekleri görmezden gelmeden, doğru zamanda ve cesaretle hayata geçirecek güçlü bir iradedir. Gençleri kentte tutacak, sanayiyi dönüştürecek ve Eskişehir’i yeniden cazibe merkezi hâline getirecek adımlar atılmadıkça, bu şehir sahip olduğu potansiyelin gerisinde kalmaya devam edecektir.