Deniz Çağlar Fırat yazdı...
Önceki gün Eskişehir Organize Sanayi Bölge Başkanı Nadir Küpeli’yi makamında ziyaret ettim. Başkan Küpeli’yle makamında gerçekleştirdiğimiz görüşmede hem geçmiş dönemin muhasebesini hem de gelecek planlarını konuştuk.
Oldukça dobra ve samimi şekilde gerçekleşen görüşmemizde Başkan Küpeli açık konuştu: “2026’da yapılacak seçimlerde yeniden adayım.”
Öncelikle ifade edeyim ki Küpeli, görev süresi boyunca yapılan yatırımları anlatırken oldukça mütevazı davranıyor. Ama ses tonundaki kararlılık, kendisinin “adalet ve hizmet” konularına bakış açısını net şekilde ortaya koyuyordu:
“Organize Sanayi Bölgesi’nde kısa zamanda, Atatürk’ün deyimiyle, çok işler yaptık. Beş altı yılda, belki otuz yılda yapılacak kadar yatırım yaptık. Ama henüz işimiz bitmedi.”
Bugün geldiğimiz noktada altyapısı tamamlanan, lojistik gücü artan, Ar-Ge’ye yönelen bir OSB’den söz ediyoruz. Ama Küpeli’ye göre mesele sadece yatırımı tamamlamak değil. Aynı zamanda “bir sonraki kuşağı yetiştirmek” de onun öncelikleri arasında. Diyor ki;
“Benden daha becerikli, daha çalışkan Türk gençliği elbette var. Bu dönem, seçilirsek, yeni bir aday yetiştirmek için de fırsat olacak.”
Yani hem üretimi sürdürmek hem de yönetimi devredecek bir kuşak inşa etmek niyetinde. Umarım bu istek ve dileği hayata geçer. Elbette Başkan Küpeli, kulislerde konuşulan “Küpeli Sanayi Odası’na aday olacak mı?” sorusunu da net biçimde yanıtladı:
“Sanayi Odasına aday olmam doğru olmaz. Çünkü burada yeteri kadar işim var.”
Yaklaşık bin beş yüz sanayiciyi temsil eden Eskişehir Sanayi Odası’na değil Organize Sanayi’ye odaklanmayı tercih ediyor. Hiç şüphesiz ki bu açıklama, hem kurumlar arası denge açısından hem de sanayideki istikrar bakımından dikkat çekici ve kayda değerdir.
“Sanayici zor durumda, acil önlem şart”
Küpeli’nin en fazla üzerinde durduğu konu ise ekonomi. KOBİ’lerin içinden geçtiği sıkıntılı dönemi açık yüreklilikle dile getirdi:
“Birçok kişi fabrikasını satılığa çıkardı, yükümlülüklerini yerine getirmekte güçlük çekiyor. Bu mekanizma, bu çarklar durmasın.”
Üretimin yavaşlaması sadece ekonomiyle sınırlı bir risk değil, diyor Küpeli.
“Üretmezsek sadece ekonomik değil, toplumsal sorunlar da baş gösterir.”
Bu cümle, bir sanayicinin ötesinde, toplumun refahına ve huzuruna dair bir uyarı niteliğinde.
Türkiye’nin geleceğini tek kelimeyle özetliyor: Üretim.
“Üretirsek güçlü oluruz. Üretirsek büyürüz. Üretirsek refah seviyemiz artar.”
Söylediği her kelimede sanayinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir omurga olduğunu hissettiriyor.
Küpeli’nin dediği gibi:
“Biz üretirsek büyürüz. Bu ülkenin geleceği üretimde.”
Ve üretimin hikâyesi, Eskişehir’de yazılmaya devam eder.