Üniversite tercihleri bitti, artık gözler barınma ve geçim derdine çevrildi. Yıllardır “öğrenci şehri” olarak bilinen Eskişehir, yeni gelen gençleri bu kez farklı bir tabloyla karşılıyor: yüksek kiralar, yurt kapasitesi ve artan yaşam maliyetleri.
Eskiden anlatılanlara bakarsak, öğrencilik Eskişehir’de hayatın en güzel dönemiydi. Kafeler, parklar, konserler, arkadaşlarla geçirilen dolu dolu günler… Öğrenciler şehrin tadını çıkarır, ekonomik sıkıntılar bugünkü kadar ağır hissettirmezdi. Ulaşım ucuzdu. O dönemlerde Eskişehir gerçekten “öğrencinin şehri”ydi.
Bugünse durum değişmiş durumda. Artan maliyetler, öğrencilerin sosyal yaşamını kısıtlıyor. Yurt fiyatları el yakıyor, kiralar neredeyse bir aile bütçesi kadar olmuş. Hal böyle olunca pek çok öğrenci geçinebilmek için okurken çalışmak zorunda kalıyor. Sabah derse girip akşam mesaiye koşan gençlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Bir etkinliğe katılmak, arkadaşlarla bir şeyler yapmak ya da şehrin keyfini sürmek artık kolay değil. Çünkü öğrenci bir şey yapmadan önce yüz kere düşünüyor: “Ay sonunda kirayı nasıl ödeyeceğim? Ulaşım kartına nasıl para yükleyeceğim? Harçlığıma bu gideri eklersem ay sonunu çıkarabilir miyim?” İşte bugünün öğrencilik gerçekliği tam da bu.
Eskişehir hâlâ gençlere kültür-sanat imkânları, ulaşım kolaylığı ve sosyal hayat sunuyor; ancak mesele bu imkânlara erişebilmekte. Öğrenciler için artık ders çalışmak kadar ay sonunu getirebilmek de büyük bir sınav.
O yüzden sormak gerekiyor: Eskişehir hâlâ öğrenci dostu mu? Cevap ne yazık ki eskisi kadar net değil. Bu şehri canlı tutan öğrencilerdi, şimdi ise onların yükünü hafifletmek için ciddi adımlara ihtiyaç var. Aksi halde “öğrenci şehri” kimliği sadece geçmişte anlatılan güzel bir hatıra olarak kalacak