Son yıllarda kendimi sık sık aynı düşüncenin içinde buluyorum: “Bu kenti ne kadar seviyorum…”
Aslında Eskişehirli değilim. Mersin’de doğdum, büyüdüm; üniversite için geldim ve bir daha da kopamadım bu şehirden. Belki de kente dışarıdan gelen biri olarak, Eskişehir’in insana “burada kal” diyen o özel atmosferini daha net hissediyorum.
Dikkat ettiniz mi? Nerede bir sohbet açılsa, “Eskişehir'de yaşıyorum” dediğiniz anda insanların yüzünde bir sempati belirir. Tatilde, iş görüşmesinde, farklı şehirlerden arkadaş ortamlarında… Eskişehir ismini duyunca ortamın havası bile değişir. Çünkü bu şehir, yaşayanlara bir yaşam kültürü, bir sakinlik ve bir nezaket duygusu veriyor.
Her kentin sorunu var; trafiği, kalabalığı, aksayan işleri… Ama burası, tüm eksiklerine rağmen insana kendini “evinde” hissettiren nadir şehirlerden biri. Belki de en çok bu yüzden seviyoruz Eskişehir’i: Kimsenin yabancı olmadığı, herkesin kendine yer bulabildiği bir düzen…
Bazen “çok övüyorsun” diyenler oluyor ama bence bu şehir hala hak ettiğinden daha az övülüyor. Tarihi, kültürü, potansiyeli… Birçoğu henüz tam anlamıyla bilinmiyor bile.
Bu yüzden 2026 yılı yaklaşırken içimde ayrı bir heyecan var. Çünkü Eskişehir’in önümüzdeki yıl çok daha hareketli bir döneme gireceğini düşünüyorum. Şehrin genel havası, planlanan etkinlikler, üniversitelerin ve yerel kurumların hazırlıkları… Hepsi Eskişehir’in 2026’da kültür, turizm ve şehir yaşamı açısından ivme kazanacağının işaretlerini veriyor.
Sorunlarımız yok mu? Elbette var. Dünyanın neresine giderseniz gidin, her şehrin kendi ölçüsünde bir yükü, bir aksayan tarafı oluyor. Roma’nın bitmek bilmeyen trafiği, New York’un yorucu kalabalığı, Tokyo’nun hızına yetişilmez temposu… Hepsinin kendine özgü sıkıntıları var. Eskişehir de bundan muaf değil. Bazen ulaşımda aksayan noktalar oluyor, bazen yoğun saatlerde kalabalık yoruyor, bazen de şehrin büyümesiyle beraber doğan yeni ihtiyaçlar kendini hissettiriyor.
Ama bütün bu eksiklere rağmen Eskişehir’in insana sunduğu bir şey var: ev hissi. O sakin, düzenli, insanı yormayan, aceleciliği dayatmayan yapısı… İşte sanırım Eskişehir’i değerli kılan tam da bu: Sorunları var, evet, ama yaşamın akışını boğmadan, insanı yıpratmadan bir denge kuruyor.
Eskişehir’in potansiyeli doğru değerlendirildiğinde, sadece 2026 değil, önümüzdeki yılların tamamı bu şehir için bir sıçrama yılı olabilir. Çünkü bu kentte anlatacak çok hikâye, gösterecek çok güzellik, paylaşacak çok değer var.
Ve sanırım artık söylemenin tam zamanı:
Haydi Eskişehir… Yeni yıl, yeni enerji, yeni hayaller!