Deniz Çağlar Fırat yazdı...
Geçtiğimiz günlerde Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un CHP kurultayına ilişkin yaptığı “vesayet dönemi bitti” açıklaması, Eskişehir’de CHP içi dengeleri yeniden tartışmaya açtı. Bu sözün hemen ardından Yılmaz Büyükerşen’in Giray Han üzerinden Kurt’u işaret ederek söylediği “Kırımlıdır, Giray’ın ekibindendir o” çıkışı oldu.
Fakat benim için asıl dikkat çekici olan, bu tartışmanın kökeninin yeni olmadığını fark ettiğim an oldu. Önceki akşam Suat Çağlayan’ın kaleme aldığı “Yılmaz Büyükerşen – Deli Deli İşler Yapan Bir Eskişehirli” kitabını okurken 365. sayfaya geldiğimde, Eskişehir siyasetinin kilidini açan satırlarla karşılaştım. Büyükerşen, 2024 seçim sürecine dair son derece çarpıcı bir yorum yapıyordu:
“Ona ne istediyse ben verdim. Avukatımdı, önce milletvekili ardından da belediye başkanı yaptım! Ama o bunun değerini bilmedi. Kırımlıdır o! Giray Han’ın ekibinden!”
Bu cümle, geçtiğimiz günlerde Ali Baş’a da tekrar edilmişti. Ancak “Kırımlıdır o! Giray Han’ın ekibinden!” ifadesinin gerçek anlamı o gün tam olarak anlaşılmamıştı. Meğerse devamı kitabın satırlarında saklıymış. Büyükerşen, Giray Han benzetmesini tarihsel bağlamıyla şöyle açıklıyor:
“(Giray Hanı kastediyor) Viyana Kuşatması sırasında, söz verdiği halde Osmanlı ordusunu sattı. Eğer ordusunu alarak Viyana’ya gitseydi, tarihin seyri değişmiş olacaktı!”

“KAZIM KURT DA BENİ SATTI İMASI…”
Bu açıklamayı okuyunca, Büyükerşen’in Kazım Kurt’a ne söylediğini anlamak için siyaset bilimi okumaya gerek olmadığını anlıyorsunuz. Büyükerşen, çok açık bir şekilde Kurt’un 2024 sürecinde kendisine tıpkı Giray Han’ın Osmanlı ordusuna yaptığı gibi “sırt döndüğünü”, hatta “sattığını” ifade ediyor.
Şimdi bu bağlama Kazım Kurt’un “vesayet bitti” sözünü yerleştirdiğimizde tablo netleşiyor. Kurt’un açıklaması, sadece kurultay salonunda söylenmiş bir cümle değil; hem etnik kimliğine yapılan bu tarihsel göndermeye hem de ağır siyasi ithama verilen bir yanıt niteliğinde. Bir siyasetçiye “Giray Han gibi sattı” iması yapılmışsa, o siyasetçinin buna karşı pozisyon alması en doğal hakkıdır.
Bu nedenle, Kurt’un bu ifadeleri kitap sayfalarında okumuş olabileceğini, bundan rahatsız olmuş olabileceği de şaşırtıcı olamaz.
İBER ORTAYLI KİTABIN BU BÖLÜMÜNÜ GÖZDEN Mİ KAÇIRDI?
Ama tam da bu noktada merak edip şu sorunun peşine düştüm: “Giray Han gerçekten Osmanlı ordusunu sattı mı?” Araştırınca, karşıma İlber Ortaylı’nın Murat Bardakçı ile katıldığı bir program çıktı. Youtube’da yayınlanan programda Ortaylı, Viyana Kuşatması’nın başarısızlığının Giray Han’a yüklenip yüklenemeyeceği sorulduğunda buraya yazamayacağım şekilde oldukça net bir yanıt veriyor. İlgilenen bulup izleyebilir. Kısaca özetleyeyim, Giray Han’ın Viyana Kuşatmasında Osmanlı ordusunu satmadığını, kuşatmanın başarısızlığının Osmanlı mareşalinde olduğunu savunuyor. (Viyana Kuşatması Neden Başarılı Olmadı? Ordunun Ricat Etmesi Ne Demektir? Başlıklı yayın)
İronik olan ise şu: Kitabın arka kapağındaki övgü dolu değerlendirme, bizzat İlber Ortaylı’ya ait. Kırım kökenli olan Ortaylı’nın tarihsel bağlamı en iyi bilen kişi olduğu düşünülürse, Büyükerşen’in bu benzetmesini görse ne derdi sorusu ister istemez insanın aklına geliyor.

ÖZGÜR ÖZEL, KAZIM KURT’U ADAY YAPACAKTI
Devam edelim…
Kitabın 366. sayfasında ise 2024 adaylık süreci tüm açıklığıyla anlatılıyor. Yılmaz Hocanın, Kazım Kurt’a kızgınlığının tüm satır araları net şekilde ortaya çıkıyor.
Aynen şöyle yazıyor:
“Seçime az kalmıştı. Yılmaz Hoca hâlâ aday olup olmayacağını açıklamamıştı. Genel Başkan Özgür Özel, onun artık aday olmamasını istiyorsa da bunu söyleyemiyordu. İkide bir Eskişehir’e gidiyor, açıkça olmasa da Yılmaz Hoca’ya baskı yaparak aday olmamasını sağlamaya çalışıyordu. Yılmaz Hoca’nın bu ayak sürümesi bilinçliydi. Eğer aday olmayacağını duyursaydı Genel Merkezin, Kazım Kurt’u aday göstereceğini biliyor, onun olmasını istemiyordu. Hoca’nın kafasında başka bir isim vardı ve onun için zemin hazırlıyordu.”
Bu, Büyükerşen’in 2024 seçimlerine yönelik ilk kez bu açıklıkla dile getirdiği bir itiraf: Kurt, Hoca’nın adaylığını; Hoca da Kurt’un adaylığını engellemiş. Yılmaz Hoca, Kazım Kurt’un Büyükşehir için aday gösterileceğini bildiği için siyasi taktik uygulamış ve kitapta da bunu açıkça yazmış…
2024 seçim sürecinin arka planını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren şey, işte bu satırlar.

ESKİŞEHİR’DE KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR
Anlaşılıyor ki Kazım Kurt’un “vesayet dönemi bitti” açıklaması öyle durduk yere gelmemiş. Ortada hem tarihsel olarak ağır bir itham hem de politik olarak ağır bir gönderme var. Bu tartışmanın altında 2024 seçim adaylık sürecinden kalan, kitap satırlarına kadar sızan, kimliksel ve siyasal boyutları olan bir olay söz konusu.
Ve açıkça görülüyor ki, Eskişehir’de kartlar artık eski kurallarla dağıtılmayacak.
Bazen bir cümle bir devri kapatır.
Kurt’un cümlesi tam olarak bunu yaptı.
“Vesayet bitti” derken, aslında “bu oyunda eski roller yok” dedi.
2024 adaylık sürecine yönelik Büyükerşen’in kitapta yazdıklarına net bir karşılık verdi.
Bundan sonra ne olur?
Açıkçası kimse kesin konuşamaz. Çünkü artık mesele adaylık değil; Eskişehir CHP siyasetinde güç ve denge ağının yeniden kurulmasıdır.
Ve bu ağın nasıl şekilleneceğini belirleyecek olan, bugün yaşanan kırılmanın derinliği olacak gibi görünüyor.