Deniz Çağlar Fırat yazdı...
Eskişehir’de gündem dün yine bir “arsa” meselesi üzerinden alevlendi. AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak, TOKİ’nin 500 Bin Sosyal Konut Projesi kapsamında Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri’nin arsa tahsis etmediğini öne sürerek, “CHP’li belediyeler halkın ev sahibi olmasını engelliyor” dedi. CHP İl Başkanı Talat Yalaz ise aynı sertlikte yanıt verdi: “AK Parti 23 yıldır halkı neden konuta muhtaç hale getirdiğinin hesabını versin.”
KONUT TARTIŞMASININ ARKA PLANI
TOKİ’nin sosyal konut projeleri uzun süredir Türkiye’de “barınma hakkı” ile “siyasi vitrin” arasında gidip gelen bir tartışma alanı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi”, kuşkusuz çok önemli.
Ancak Eskişehir özelinde mesele sadece “arsa tahsisi” olmanın çok ötesinde geçmiş görünüyor. Albayrak’ın “arsa vermiyorlar, halk evsiz kalıyor” çıkışı siyasal olarak etkili bir dil kuruyor. Ancak, belediyelerin arsa tahsis etmemesi, TOKİ’ye doğrudan karşı çıkmak anlamına gelmeyebilir.
YALAZ’IN CEVABI: SİYASETTEN POLİTİKA ELEŞTİRİSİNE
Talat Yalaz’ın yanıtı ise meseleyi daha makro düzleme taşıyor. “23 yıldır iktidarda olanların halkı konuta muhtaç hale getirmesi” eleştirisi, barınma krizinin nedenini hükümet politikalarına bağlıyor. Yalaz ayrıca sosyal konutun bir “lütuf değil anayasal sorumluluk” olduğunu vurguluyor, bu da tartışmayı doğru bir zemine çekiyor: Barınma, bir “yardım” değil, bir “hak”tır.
Yalaz’ın açıklamasında dikkat çeken diğer nokta, TOKİ’nin artık bir “sosyal konut kurumu” değil, bir “inşaat şirketi” gibi çalıştığına dair zımni eleştiridir.
TOKİ KONUTLARI ESKİŞEHİR İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
Barınma maliyetlerinin hızla arttığı, kiraların bir yılda yüzde 20-30 bandında yükseldiği Eskişehir’de, TOKİ projeleri dar gelirli aileler için ciddi bir umut kapısı. Ancak bu umut, aynı zamanda piyasada yeni bir dengesizliği de tetikleyebilir.
TOKİ’nin büyük ölçekli projeleri, özellikle orta ve alt gelir gruplarının talebini yukarı çektiğinde, özel sektör konutlarının da fiyatlarını yukarı iter. Yani paradoksal biçimde, “konut arzını artırmak” bazen “fiyatların artması” sonucunu doğurabilir.
Bu nedenle TOKİ yatırımları, sadece konut sayısıyla değil, yer seçimi ile birlikte düşünülmelidir. Eğer bu unsurlar hesaba katılmazsa, dar gelirli yurttaşın ev sahibi olma umudu, yeni bir piyasa dalgasında yeniden ötelenir.
KİM HAKLI, KİM HAKSIZ?
Bence bu tartışmada “tamamen haklı” ya da “tamamen haksız” bir taraf yok.
- Albayrak’ın eleştirisi, sosyal konutun önemine dikkat çekmesi açısından yerinde; ancak meseleyi salt “CHP engelliyor” düzeyine indirgemesi politik bir basitleştirmedir.
- Yalaz’ın cevabı, sorunun köküne, yani ekonomik krize ve sosyal devletin zayıflamasına işaret ediyor; fakat o da yerel düzeyde TOKİ’ye alternatif üretme konusunda somut bir model sunmuyor.
Gerçekte, Eskişehir’in ihtiyacı arsa tartışması ve TOKİ ile belediyelerin çatışması değil, birlikte planlama yapmasıdır. Konut, bir “oy malzemesi” değil, bir “yaşam hakkı” olarak görülmelidir.
Eğer taraflar arsa değil, “ortak zemin” bulabilirlerse, Eskişehir gerçekten herkesin evi olabilir.