Eskişehir’de sonbahar yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladı. Yazın o hareketli ve sıcak günlerinin ardından gelen serinlik, şehre bambaşka bir hava katıyor. Sokaklarda hafif esen rüzgâr ve günün kısalan ışıkları, insanın ruhuna ayrı bir huzur veriyor.

Benim için güz, dinginliğin mevsimi. Yazın koşuşturmacasından sonra insanı biraz yavaşlatıyor, daha sakin düşünmeye yönlendiriyor. Sanki şehir bile bu mevsimde biraz nefes alıyor. Trafiğin, kalabalığın, günün telaşının ortasında bile sonbaharın verdiği huzuru hissetmek mümkün.

Sonbahar bana hep mutluluk da getirir. Bir kahve eşliğinde camdan dışarıya bakmak, hafif serin havada yürüyüş yapmak, akşamüstü gökyüzünü izlemek… Bunlar küçük ama insana iyi gelen anlar. Belki de güzün güzelliği tam da burada saklıdır; hayatın hızını düşürüp o küçük mutlulukları fark ettirmesinde.

Eskişehir’de bu mevsimde sokaklar başka bir renk alır. Yaprakların dökülüşünü izlerken insan, zamanın akışını daha çok hisseder.
Sonbahar bana şunu hissettiriyor: Mutluluk, çok büyük şeylerde değil, basit anlarda saklı. Bir yürüyüşte, bir dost sohbetinde, serin bir rüzgârda, sokakta hışırdayan yaprakların sesinde… Eskişehir’in güz günleri, bana her defasında bu gerçeği yeniden hatırlatıyor.