Hakkı Kabal yazdı...
Muhammed’e can feda!
Sevgilimiz, canımız, efendimiz…
Adını duyunca gözleri dolan, onu anınca yüreği titreyen milyonların aşkı, ümmetin yol göstericisi… O (s.a.v), bizim için sadece bir tarih şahsiyeti değil; hayatın ta kendisi, var oluşun, yaşamımızın sebebidir.
Ama son zamanlarda canım ülkemizde sistematik bir oyun sahneleniyor.
Kiminin karikatürüyle, kiminin açıklamalarıyla, kiminin güya “özgürlük” kılıfına sardığı söylemleriyle Peygamberimize, inancımıza, mukaddesatımıza sinsice saldırılıyor.
Ve bizlerden susmamız, anlayış göstermemiz, ‘hoşgörülü’ olmamız bekleniyor.
Hayır!
Bu milletin hoşgörüsü vardır, ama hafızası da vardır.
Bu milletin sabrı vardır ama onuruyla oynanmasına tahammülü yoktur.
Herkes konuşabilir, herkes fikrini söyleyebilir. Eleştiri herkesin en tabii hakkıdır.
Ama bir çizgi var! O çizgi inancımızdır, mukaddesatımızdır, Peygamberimizdir!
Bu çizgiyi geçenin karşısında sessiz kalmak ne insanlığa ne de inanca sığar.
Son zamanlarda bazı sözde özgürlük savunucuları, din dersini hedef alıyor.
Özgür Özel çıkıyor ve diyor ki, “Zorunlu din dersi olmayacak.”
Kimse de sormuyor: Bu toplum zaten örfünden, inancından, değerinden bu kadar uzaklaşmışken siz daha neyin peşindesiniz?
Bir yanda eğitim sisteminden dini çekip almak isteyenler, diğer yanda Peygamber Efendimize (s.a.v) hakaret eden paçavralar…
Sonra da utanmadan ifade özgürlüğü diyorlar.
Hangi ifade özgürlüğü, hangi hakaretin meşru gerekçesi olabilir?
Kimsenin kutsalına, mukaddesatına dil uzatmak fikir özgürlüğü değildir; düpedüz provokasyondur!
Bunu anlamamak için art niyetli olmak gerekir.
Buradan açıkça uyarıyorum:
Siyasetinizi yapacaksanız yapın, ekonominizi konuşacaksanız konuşun.
Ama mukaddesatımıza el uzatmayın!
Bu millet, inancı üzerinden dizayn edilmeyi kabul etmez.
Toplumun sinir uçlarıyla oynamak size ne siyasi puan kazandırır ne de itibar.
Dini değerlere saldırmak; bu milletin kalbine saldırmaktır.
Bu da kardeşliği değil, kutuplaşmayı büyütür.
Bu da barışı değil, öfkeyi besler.
Unutmayın!
Bu topraklarda din sadece camide yaşanmaz.
Bu topraklarda din, sokakta, evde, kalpte yaşar.
Ve Peygamber sevgisi bu milletin genlerine işlemiştir.
Bu millet sustuğu zaman kabullenmez; vakarıyla direnir.
Ama mesele Peygamberimiz olursa, işte o zaman susmak zillet olur!
Hiç kimse bizden böyle bir zilleti kabul etmemizi beklemesin.
Birilerine hoş görünmek için Peygamber’e dil uzatanlar, bu milletin ne hissettiğini anlamaz.
Çünkü bu millet, canı yanınca susmaz;
Canı pahasına da olsa konuşur, karşı durur, bedel öder!
Son sözümüz şudur:
Peygamberimiz (s.a.v) bizim için sadece bir inanç değildir;
O, bizim istikametimizdir.
Ona uzanan her dile karşı dimdik durmak, bu milletin şeref meselesidir!