Cihan Yıldırım yazdı...

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin en köklü ve aynı zamanda en karakteristik siyasi geleneğine sahip partilerinden biridir. Bu köklülük, yalnızca tarihinden değil, aynı zamanda üyelerinin taşıması gereken kimlikten de beslenir. CHP’li olmanın temel vasfı; sorgulayan, açık sözlü, gerektiğinde en sert eleştiriyi yapabilen bir duruştur. Partinin hangi kademesinde olursa olsun bir CHP’li; genel başkanı da, il başkanını da, belediye başkanını da eleştirme hakkını kendinde görür. Bu kültür partiyi var eden ve diri tutan demokratik reflekslerin özüdür. Partiye emek veren ayrı bir yere konur; iz bırakmayanın ise makam ve mevki iddiası olmaz.

Bu çerçeveden bakıldığında Eskişehir CHP’sini üç dönemde değerlendirmek gerekir:
1999 Seçimleri,
2011 Büyükerşen’in CHP’ye katılımı,
ve 2024’e uzanan son dönem.

1999, partinin baraj altında kaldığı ve Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen gerçeğinin siyasi sahneye çıktığı yıldır. 2011 ise Büyükerşen’in CHP’ye resmi katılımıyla birlikte partide yeni bir eksenin oluştuğu dönemdir. 2024 ise bir başka kritik eşiktir; Büyükerşen’in aktif siyasetten emekli olmasıyla Eskişehir CHP, uzun yıllar sonra ilk kez kendi gölgesinden çıkma fırsatı yakalamıştır.

Ancak şu gerçek çok nettir: 2011’den bugüne Eskişehir CHP’den ulusal ölçekte yıldızı parlayan bir siyasetçi çıkmamıştır. Büyükerşen’in gölgesi kimi isimleri yukarı taşımış, kimilerini ise tamamen silmiştir. İstemediğinin yok olduğu, elinin değdiğinin ise yükseldiği bir dönem yaşanmıştır. Bu etki sadece CHP ile sınırlı kalmamış; iktidar partisi dahil, farklı muhalefet partilerindeki birçok aktör de onunla karşı karşıya gelmenin sonuçlarını yaşayarak görmüştür.

Bugün kamuoyu aynı soruyu soruyor:
“Eskişehir CHP neden genel merkezde etkili bir temsilci çıkaramadı?”

Aslında bir önceki paragraf bu soruyu yanıtlıyor. Son kurultay sürecinde dahi Büyükerşen’in damadını Parti Meclisi’ne taşımak istemesi bunun en açık göstergesiydi. Anahtar listeye yazdırmak için yoğun çaba sarf etti ve olmayınca başkası da olamadı. Evet, artık etkisi eskisi kadar güçlü değil; fakat son kozunu da oynamış, “Acaba milletvekili listesine damadını sokar mı?” sorusunun cevabı da böylece verilmiş oldu.

Ortada çok net bir sonuç duruyor:
Parti Meclisi’ne, Anahtar Liste’ye dahi yazdıramayan bir ismi milletvekili listesinde ilk dörde yazdırabilir mi?

Dolayısıyla CHP siyaseti yeniden özüne dönüyor. Örgüt geçmişi olmayan, siyasi entelektüelitesi bulunmayan, risk almamış, konfor alanından çıkmamış ve hepsinden önemlisi ‘Cumhuriyet Halk Partili’ olmayan birinin artık mevzi edinme şansı yoktur.

Eskişehir CHP için yeni dönem tam olarak burada başlıyor. Artık makamlara değil, emeğe; gölgelere değil, örgüte; kişilere değil, CHP’nin değerlerine yaslanan bir siyaset dönemi…