Cihan Yıldırım yazdı...

Anadolu Üniversitesi’nde 43 yıl çalıştı… Son olarak 2005-2009 arasında rektörlük yaptı. Bende 2005’te tanıdım kendisini… Kendisiyle ilgili ilk haberim “Mezun olduğu üniversiteye rektör oldu” başlığını taşıyordu. 20 yıl geçmiş…
Eskişehir’in hafızasında yer etmiş bir isim Fevzi Hoca… Eti, ELMS (TÜRASAŞ) gibi önemli kurumlarda da görev yaptı. En önemli başarısı Cemil Onur Sürmeli ve Arda Sürmeli gibi iki evlat yetiştirmiş olmasıdır. Hep böyle düşündüm ama şimdi 10 yaşında bir evlat sahibi olarak bu görüşümü daha çok savunuyorum.
Fevzi Hoca patronum da oldu… 2010-2014 arası… 2 Eylül Gazetesi sahipliğiyle medyaya girdi Sürmeli Ailesi… Kariyerim için çok önemli bir dönemdi… Büyük bir şanstı ve bunu iyi kullandığımı düşünüyorum.
Hangi konumda olursa olsun Fevzi Hoca’dan çok şey öğrendim… Ve öğrenmeye devam ediyorum… Cuma günü Soner Uçak ve Deniz Çağlar Fırat ile ziyaret ettik. Aylounge altındaki Fournil Bakery’de iki saat sohbet ettik.
Hepimizi iyi gelen bir buluşma oldu… Anıları tazeledik… Seksenine merdiven dayayan Hoca ile geleceği de konuştuk… Mesajını ileteceğim sizlere… Ama önce biraz Hoca’yı anlatayım…
Aslen Hataylı olan Hoca, tam bir Eskişehir aşığı… Yılın belli zamanlarında Marmaris ve İstanbul’a gitse de hemen Eskişehir’e dönüyor. Şehir çok önemli diyor, Hoca… Hatta kente o derece önem veriyor ki; eş ve şehir diyor… Bu iki seçim çok önemli dedi. İş, güç, para… Hepsi bir şekilde olur, diyor… Az olabilir, eksik olabilir ama eş ve şehir seçimi çok önemli dedi. Onca hayat tecrübesiyle…
Şehir markalarına çok önem verir Hoca… Küçük işletmelere… Yazlığında bilinen market zincirleri yerine bakkaldan alışveriş yapar yıllardır… Yerel olmayan ulusal, ulusal olmayan evrensel olamaz derdi hep. Önce yerel…
İsrafa çok karşıydı… Hele hele devletin kaynakları söz konusu olunca… Üniversitenin alet ve malzeme envanterini çıkardı görevdeyken… Ve bunları sanayiye gönderdi. Bizde var, siz almayın diye… Bir alet söylemişti o dönem… Tokyo’da iki tane, Eskişehir’de altı tane var demişti… Kaynakların doğru kullanımı konusunda aşırı hassastı…
Her eğitimci, eğitime önem vermez! Fevzi Hoca çok önem verirdi… Rektörken akademisyenlerin, gazete sahibiyken bizlerin, KYK Yapı Kimyasalları’nda ustaların… Hoca nerede olsun herkesin sürekli eğitim almasını önemserdi.
Anılara da dönüldü… Eskişehir’e geldiği ilk günler… Havanın soğukluğu bezdirmiş Hoca’yı… Böyle soğuk görmedim diyor… Anlatırken hala üşüyor gibiydi… Annesini arayıp ‘ben döneceğim’ gibi şeyler söylüyor… Annesi bir kaç gün sonra Eski Otogar’a iniyor, faytonla Bahçelievler, Güllük civarındaki evin kapısını çalıyor. Hataylı üç arkadaşıyla paylaştıkları sobalı evin… Alışana kadar kalıyor anne Sürmeli…
Hoca’nın rektörlüğü döneminde hazırlattığı “Kurtuluş ve Aydınlanma: Arşiv Belgeleriyle Eskişehir” kitabı hala başucu kitabım… Bir şekilde edinmenizi öneririm… Bu kitaptan da bahsettik… Kitap konusu açılınca ‘hikayesini’ yazmadığını için Hoca’ya biraz sitem ettik.
Hoca’nın ‘son dersine’ gittik bi ara… 2013 yılıydı sanırım… Herkes için ders niteliğinde öğütler vermişti. İyiyi örnek göstermişti… Yüksek not alan öğrencileri ayağa kaldırıp tebrik etmişti… İyiyi görünür kıl, başarıyı takdir et…
Üniversite nereden nereye geldi…
Ülke nereden nereye geldi…
Hepsi konuşuldu…
Tablo iyi değildi… Karamsar bir hava oluştu… Tam bu noktada Fevzi Hoca ‘hayır’ dedi. Hoca, “Böyle gitmez, gitmeyecek” dedi ve ekledi: “Her şeyin bir anda değiştiğini göreceğiz. Evet, bir anda… Bu işler bir kişiye bakar… Suyun başına geçtiği zaman her şey değişir. Suyu o tarafa doğru değil, bu tarafa verirse bu taraf yeşerir… Savcılar, valiler, akademisyenler, polis şefleri hepsi var… Atatürkçü, demokrat, hukuk devleti ilkesine yürekten bağlı… Hepsi varlar, bir yerlerde bekliyorlar. Ülkenin bir anda değiştiğini göreceksiniz… Kimse umutsuz olmasın… Bir kişinin atayacağı 200-300 kişi anında memleketi değiştirir…”
Eskişehir’in yaşayan değerlerinden biri olan Prof. Dr. Fevzi Sürmeli ile sohbetin satır başları böyle… Sohbeti bize iyi geldi… Tatile çıkmış gibi olduk… Belki size de iyi gelir…