Deniz Çağlar Fırat yazdı...

Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu tarafından 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle bir afiş haber merkezimize ulaştırıldı. Afişte kocaman “İnsan Haklarıyla İnsandır” yazısı vardı.

Bu yazıyı görünce elimde olmadan duraksadım. İnsan Hakları Yüksek Lisans öğrencisi olarak yazı beni rahatsız etti. Emek ve Demokrasi Platformunun böyle vahim bir hata yapması üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Evet, “İnsan haklarıyla insandır” sloganı, ilk bakışta güçlü, kapsayıcı ve vicdan uyandırıcı bir çağrı gibi görünüyor. Ancak meseleye insan hakları denildiği zaman ülkemizin en büyük kuramcılarından olan İoanna Kuçuradi’nin insan hakları felsefesi açısından baktığımızda, bu sloganın derin ama bir o kadar da anlamından kopartacak düzeyde eksiklik taşıdığı da açıkça görülüyordu.

Çünkü sorun, sloganın niyetinden değil, insanın değerini nerede temellendirdiğinden kaynaklanıyor.

Şunu da ifade edeyim ki, “her şeyin en iyisini ben bilirim, en büyük bedeli ben ödedim, sen kimsin, oturduğun yerden ahkâm kesme” diyen solcuların çoğu yazıyı okumayacak, okuyanlar da anlamayacak ama onlara kalsa bizler gazeteci bile değiliz de ben onlar için değil, bu yazıyı okuyan sizler için yazıyorum. …

Geliyorum, sloganı neden anlamından kopartacak düzeyde eksiklik taşıdığını yazmaya…

1. İnsan, hakları olduğu için değil; insan olduğu için değerlidir

İnsan hakları ve etik çalışan herkesin başvurduğu Kuçuradi’ye göre insanın değeri, ona tanınan haklardan kaynaklanmaz. Çünkü insan, sırf insan olduğu için değerlidir. Haklar bu değeri yaratmaz; haklar, sadece insanın değerinin korunması için geliştirilmiş araçlardır. Oysa “insan haklarıyla insandır” ifadesi, farkında olmadan şu yanlış anlamı üretiyor: Sanki insan, ancak haklara sahip olduğu ölçüde insanmış gibi… Bu yaklaşım, değeri haklara bağımlı hale getirir ki bu, felsefi ve etik olarak ciddi bir hatadır.

2. Slogan, pratiğin acı gerçeğini doğru yakalıyor

Buna rağmen sloganın yakaladığı önemli bir gerçek vardır: Haklarından mahrum bırakılan bireyin, insan olarak yaşaması fiilen imkânsızlaşır. İşkenceye uğrayan, ayrımcılığa maruz kalan, yoksulluğa itilen, düşüncesini ifade edemeyen biri, insanca bir varoluştan dışlanır. Bu anlamda slogan, hak ihlallerinin insanı nasıl çökerttiğini doğru bir yerden işaret eder. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey şudur: İnsan, hakları yok edildiği için değerini kaybetmez; değeri çiğnendiği için insanlık suçu ortaya çıkar. Ve hak ihlaline uğramış insan olur. Ama insan, her zaman insandır ve değerlidir.

3. Asıl tehlike: İnsanlığın haklara indirgenmesi

Sloganın en problemli yönü burada ortaya çıkar: “İnsan haklarıyla insandır” demek, dolaylı olarak şunu ima eder: Hak yoksa insanlık da yoktur. Oysa Kuçuradi’ye göre haklar yok edilse bile insanın değeri yok olmaz. Değer ortadan kalkmaz; yalnızca ağır biçimde ihlal edilir. Bu ayrım son derece kritiktir. Çünkü insanın değerini hukuka, devlete ya da uluslararası sözleşmelere bağladığınız anda, değeri de siyasal iradenin insafına terk etmiş olursunuz.

4. Haklar insanı değil; insan, hakları var eder

Kuçuradi’ye göre yön tersinedir: Haklar insanı var etmez; insan, hakları var eder. İnsan haklarının varlık nedeni, insanın kendi başına bir değer taşımasıdır. Bu tersine çevrildiğinde, insan kutsallığını değil, hukuki statüsünü temel alan tehlikeli bir düşünce ortaya çıkar: “Hakkı varsa insandır, yoksa değildir.” Oysa insan olmanın koşulu hiçbir zaman yasa olmamıştır. Bu doğal hukuk gereğidir. Aman deyim, doğal hukuk karşısında söz edilmez…

Bu nedenle Kuçuradi’nin yaklaşımına daha uygun olan formülasyon şudur:

· “İnsan, değeri olduğu için hak sahibidir.”

· “İnsanca yaşam, insan haklarıyla mümkündür.”

Bu iki ifade hem insanın ontolojik değerini yani insan olmasından gelen değerini temel esas alır hem de hakların yaşamsal zorunluluğunu inkâr etmez.

“İnsan haklarıyla insandır” sloganı iyi niyetli, politik olarak güçlü ve duygusal olarak etkileyici olabilir. Buna sözüm yok ama felsefi ve etik olarak, insanın değerini haklara bağlama gibi ciddi bir risk barındırıyor.

Kuçuradi’nin ifadesiyle söylemek gerekirse:

İnsan haklarının temeli, insanın kendisidir; hukuk değil, insan kutsaldır.

Asıl hatırlatmamız gereken şey şudur:
Haklar insanı insan yapmaz; insan olduğu için insan hakları vardır.