Adaylık sürecinin kesinleşmesinden sonra hızla sahaya çıkan adaylar kendi yürüttüğü programlar çerçevesinde vatandaşlarla buluşmaya başladılar. Mahalle mahalle, ev ev geziler yapılıp vatandaştan oy istenmeye başlandı. Yürütülen siyaset açısından buraya kadar hiç bir sıkıntı yok. Tabii ki her aday, kendi propagandasını yapacak. Kendisini ve partisinin programını anlatacak. Ancak bir sınırı var. Nefret söylemi içermemek veya nezaket kurallarını aşmamak ana kural olmalıdır.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayları arasında yürütülen siyasi propaganda bu zamana kadar belli bir seviyede ilerliyor. Ama bir aday hariç; o da AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nebi HATİPOĞLU.

Beklenen oldu ve HATİPOĞLU, sandık zamanı yaklaştıkça nefret dilini artırmaya başladı. 

Kırka’ya seçim çalışması için giden HATİPOĞLU, AYŞE ÜNLÜCE için yakışıksız laflar söylemekten kendisini alamadı. Hatipoğlu, Ayşe Hanım Kırka’nın gelini olduğunu aday olunca mı hatırlamış gibi söylemlerle insanlara güya Ayşe Hanımı kötülemeye çalışmış. Kırka’nın yolunu seçim zamanı öğrenen HATİPOĞLU’na şu soruları yöneltmek lazım..

- Acaba HATİPOĞLU, aday olmadan önce KIRKA’ya kaç defa uğramış? 

- Seyahatleri sırasında Seyitgazi yolunu kaç defa kullanmış?

- Aday olmadan önce Kırka’ya ayak basmayan HATİPOĞLU, aday olunca mı KIRKALILARIN dertleri ile dertlenir olmuş? 

O kadar samimiyetsiz ki; insan olanları duydukça gülmekten kendini alamıyor.

Aklı başında herkes yukarıdaki soruları sorar. Bu kadar fütursuz, bu kadar samimiyetsiz olmaya gerek yok. Kerhen bir makama aday olmuş olabilirsin ancak bu durum siyasi nezaketi bir yana bırakmaya sebebiyet vermez. 

Ayşe Ünlüce, genel sekreterlik yaptığı dönemde gelini olmaktan gurur duyduğu Kırka’ya HATİPOĞLU’nun hayal edemeyeceği kez gitmiş ve oradaki insanların dertleriyle hemhal olmuştur. Oradaki bütün sorunlarla HATİPOĞLU’nun tahmin edemeyeceği kez ilgilenmiştir. Kırkalılarla HATİPOĞLU’nun oturmadığı kadar çok defa oturmuştur. Bu durum Kırkalılar tarafından açık bir şekilde bilinmektedir. Kaldı ki sadece Kırka’ya değil HATİPOĞLU’nun yeni öğrendiği ilçeleri de sıklıkla ziyaret etmiştir.

Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe’nin KIRKA’ya verdiği önem açısından KIRKALI olması ve Seyitgazi içerisinde KIRKA’ya büyük bir hassasiyet duyması AKP kanadında, tehlike ve korku oluşturmuş ki; HATİPOĞLU KIRKA’ya gidince ne diyeceğini bilemez hale gelmiş ve Ayşe Hanımın gelinliğine özenmiştir. Gerek Büyükşehir Belediyesi’nin gerekse de Seyitgazi Belediyesi’nin Kırka’ya yaptığı yatırımlar KIRKALILAR tarafından her zaman takdirle karşılanmıştır. Bu kadar yapılanın yanında nefret dili ile böylesine söylemlerin söylenmesi yakışıksız ve bir o kadar da samimiyetsizdir. Kesinlikle kabul edilemez. 

Ayşe Ünlüce’nin gerek Kırka’nın ‘GELİNİ’ olarak anılması; gerekse Keskin’de BABA OCAĞI olarak karşılanması HATİPOĞLU’nu siyaseten nefret diline sevk ettiği gibi bu durumdan açıkça rahatsız etmiştir. Eskişehirlilerin HATİPOĞLU’nu ne denli sahiplenemediğini de bizlere göstermiştir. Bu durum aslında AKP kanadında ne denli korkunun egemen olduğunu ortaya koymaktadır. Kendisinin Eskişehir’de içten tanınırlığının ve olumlu bir lakabının bile olmaması Eskişehirliler açısından samimiyetinin olmadığını göstermektedir. Emin olun Kırkalılar Ayşe Ünlüce’yi de Uğur Tepe’yi de çok iyi bilirler. HATİPOĞLU’nun bu yöndeki söylemlerine hiç bir şekilde riayet etmeyecekleri de ortadadır.

Bütün bunların yanında Cumhur İttifakı Seyitgazi Belediye Başkan Adayının son günlerde söylediği Anıtkabir - Çanakkale söylemleri de liyakatsiz insanların ne denli birbirlerini tencere kapak misali bulduklarını da bizlere göstermektedir. Anıtkabir ve Çanakkale gibi emsali az olan yerlere insanların kendi paralarıyla gitmeleri gerektiğini belirtmek büyük bir aymazlıktır. Türk Milleti olarak Çanakkale Destanımızla ne kadar övünsek azdır. Çanakkale destanımızın geçtiği yerleri ne kadar fazla kişiye göstermemizin önemini konuşacağımız yerde;  bu yerleri ranta açma ve para talebiyle bu yerlere götürülmesinin sağlanması, böyle insanlara belediyeleri teslim etmememizin önemi bir kere daha ortaya koymaktadır. 

AKP, nefret dilini bırakmadıkça; ne SEYİTGAZİ’yi, ne ALPU’yu, ne Han’ı, ne Mihallıççık’ı, ne Mahmudiye’yi, ne Odunpazarı’nı, ne Tepebaşı’nı, ne diğer ilçeleri ve en nihayetinde ne Büyükşehir’i kazanabilecektir.  

Bu zamana kadar kendi çıkmazında nasıl kaybolduysa, kaybolup gidecektir.