Bağlar’da yol ve kaldırımlar yenileniyor… Ortalık savaş alanı… Esnaf ve vatandaş günlerdir mağdur. Kapı pencere açılamıyor. Astım hastasından, dükkanını temiz tutmaya çalışan bakkala kadar herkes mağdur…
Gelir kaybı yaşayanlar var. Bir yandan pandemi, bir yandan ekonomi kötü… Bir de bunlara belediyenin ‘zamansız’ çalışması eklenince esnaf perişan…
Elbette bitince güzel olacak ama bitene kadar çile çektiriyor. Çalışmaların yasaklı günlerde neden yapılmadığı merak ediliyor. Daha planlı bir çalışma mümkündü.
Zaman zaman bölgeye gidiyoruz. Esnaf ve halkla konuşmak için…
Çok zorlanıyoruz!
Yok tozdan, topraktan değil…
İnsanlar konuşmaya çekiniyor. Benzeri şikayetleri bazı meslektaşlarımdan da duydum. İktidardan korkmak, konuşmaya bile çekinmek… Zorlama bir gülümsemeyle “Abi aman” diyorlar…
Kamerayı kapatınca kimse susmuyor!
Kamerayı açınca iki kişi konuşuyor. Onlar da ‘Başkanımızdan rica ediyoruz” şeklinde… Kapının önü iki aydır toz, çukur, çamur… Yolda yürünmüyor, işler bozulmuş…
Ama ahali ‘rica’ ediyor!
Bu durumun elbette bir kısmı Ataç sevgisinden kaynaklanıyor. Sonuçta bölgede yüzde 56 oy almış bir başkandan söz ediyoruz. Ama hatırı sayılır bir kısmı da korkudan kaynaklı…
Bunu insanların gözlerinden, hal ve hareketlerinden anlıyorsunuz.
AK Parti için yapılan en büyük eleştirilerden biri de korku iklimi yaratması. İnsanların bir olay, durum karşısında fikrini söyleyememesi…
Ataç için de böyle bir ‘korkunun’ oturmaya başladığını görüyorum.
Bazı meslektaşlarımın yaşadıkları var… İyi şeyler değil… Ve meselelerin bu kadar uzatılması da politikacıya yakışmıyor. Bir iki derken olumsuz vaka sayısı giderek artmaya başladı.
Mesela bir arkadaşımın bir yazısı nedeniyle beş yıldır kendisiyle temas kurulmuyor. Evet, belki biraz haksız bir yazı olabilir, maksadını aşmış da olabilir ama beş yıl selamı sabahı kesmek sosyal demokrat bir belediye başkanına yakışmıyor.
Bir iki örnek daha var…
Uzatmamak için yazmıyorum.
Ahmet Ataç gibi bir adamdan ‘korkulan’ bir başkan yaratmak zor iş… Ama elbirliğiyle başarmışlar… Bugün Ahmet Ataç denince kimileri şöyle bi durup düşünüyor.
Ataç bunu düşünmeli! Nasıl oldu diye… Neden oldu diye… Mesela Bağlar’ı düşünmeli. Her yer savaş alanı gibi kimseden çıt çıkmıyor. Orada her gün eylem olmalı normal şartlar altında… Demokrasilerde böyle olur ya da olması gerekir.