Cihan Yıldırım yazdı...

Birlik ve beraberliğe muhtaç olunan günlerden geçmenin CHP’ye nasıl yansıdığına bakalım.

Tartışma yok, gerilim yok, söz yok, heyecan yok, tespit yok, teşhis yok, dolayısıyla tedavi de.

Neredeyse tüm Türkiye’de aynı görüntüler tek aday, tek liste, tek ses…

CHP ala bildiğine yorgun.

Yorgun olmadığını ispatlamak için kendisine her bakıldığında tempoyu arttırıyor.

Ancak görüş açısından çıktığında yeniden kollar yana düşüyor.

Bağırmak, CHP’de bir siyaset yapma tarzı olmuş, duyuramamak bir alışkanlık.

O kadar çok anlatacağı var ki dinlemeye mecali kalmıyor.

Sokağa çıkıldığında vatandaşa, kongre salonun da üyeye hep bir şeyler anlatıyor.

Bangır bangır bağırarak.

Duymanın bir eşiği var yahu!

Kısık ses kadar yüksek ses de duyulmuyor.

Kıvam konusunda pejmürde CHP.

O kadar yorgun ki kalan gücü de iknaya harcıyor.

AK Parti’nin kötü yönettiğine ikna olanları, AK Parti’nin kötü yönettiğine ikna etmek gibi beyhude bir uğraş.

CHP ikna olmuşları niye ikna ediyor?

İnanmayanlar çoğunlukta biliyor.

CHP’ye inanmayanları, AK Parti’nin kötülüğüne ikna etmekten ötesi var mı?

Eskişehir’e bakalım.

Geleceğe havale edilmiş galibiyetler, birlik ve beraberliği müjdeleyen demeçler AKM’den Eskişehir sokaklarına yansıdı.

Beraberlikten arındırılmış bir birlik bana kalırsa!

Yönetimdeki isimler kurultay delegelikleri hangi kriterler baz alınarak yazıldı çizildi kimsenin umuru değil.

Yönetimin yönetilmeye muhtaç olma ihtimali yüksek.

Tutkal Ayşe Ünlüce.

Onca kırgınlıklar kızgınlıkları Ayşe Ünlüce ile onardı CHP.

Salona gidenlerin çoğu Ünlüce’nin yüzü suyu hürmetine oradaydı.

Hepsinin bir birine karşı öfke duyacağı nedenleri olan klikler arasına Ayşe Ünlüce çimento olarak girdi.

Ne istedi hiçbir şey.

Adamını listeye sokturmadı, tanıdıklarını yönetime aldırmadı, ahbabına omuz vermedi.

Dosta güven düşmana özgüven verdi.

Ünlüce her yerde görünmez bir el gibi.

CHP yetmezmiş gibi şehrini de kendisine inandırıyor Ünlüce.

Akıl sağlığını yitirmeden, abartmadan bir şey yapmak neredeyse imkansız.

Nasıl yapıyor, nasıl ediyor ama makulde kalmayı başarıyor.

Şehrin her çatışmasında araya giren kavgayı durduran bir el.

Göreve geldiği 2 yıl oldu olmadı, çapsız saldırılara, yersiz övgülere rağmen karakterinden milim ödün vermedi.

CHP’yi kendi sorunları ile baş başa bırakacak ama olmuyor.

CHP sorunu onun önüne geliyor, AK Parti’nin eksiklikleri onun önüne getiriliyor, MHP sorunu onun çözmesini bekliyor, berber, kasap, esnaf, sanayici…

Ana yollar bitti ara yolları da şehir ondan bekliyor.

Kerli ferli patronlar, öğrenciler, emekliler, işsizler, asgari ücretliler, sokaktaki kedi köpe liste uzar gider.

Hepsi Ayşe Ünlüce’den bekliyor.

Neredeyse şehirdeki tek aktör.

Beklenecek kimse mi kalmadı derseniz.

Bana kalırsa dinleyecek kimse kalmadı.

Ayşe Ünlüce görünür bir kulak, görünmez bir el.

Üstüne üstlük durmadan koşuyor.

Yorulmaz diye tahmin ediyorum ama şehrin ona yetişmesi noktasında yavaşlaması, arada bir mola vermesi gerekiyor.

Her zamanki uslubuyla usul usul anlatması gerekiyor…

Hem ne demişler herşeyin fazlası zehir…