Başlığı görenler ‘O kadar seçim var, kongre var MÜSİAD’ın sırası mı’ diyebilir!
Evet, ilk bakışta haklı bir serzeniş gibi gelebilir ama MÜSİAD’ın seçimi süreci de hayli hareketli, heyecanlı ve karın karana… Ve asla sadece MÜSİAD’ın seçimi değil!
Hele son günlerde neredeyse her gün MÜSİAD gündemli görüşme ya da yazışmalar yapıyorum.
MÜSİAD Eskişehir Şubesi’nde seçim var.
İki dönemdir başkanlık yapan Hakan Duman’ın ‘iki dönem’ kuralı nedeniyle görevi bırakması bekleniyor. Ortada böyle bir kural var.
Bunu yazınca bile birileri “Güzel kardeşim o iş öyle değil, yani tam olarak öyle değil. Evet, iki dönem kuralı var ama üyelerin büyük çoğunluğu Hakan Duman’ın devam etmesini istiyor. Genel Merkez, üyenin görüşlerini dikkate alır. O yüzden Hakan Başkan devam edebilir. Konya’da biliyorsun belediye başkan adayı belirlendi. Vekiller Erdoğan’a gitti ve aday değişti. İstişare önemlidir” diyor.
Haydaaa… Böyle olunca dönüyoruz en başa…
Başkanlık için ismi geçen iki kişi var… Ahmet Sivri ve Semih Ünlü… Hangisi başkan olacak diye soruyorum? Bu seferde “Ahmet Sivri de Semih Ünlü de canımız ciğerimiz… İkisi de işlerinde gayet başarılı. Başkanlığı da hakkıyla yaparlar fakat Semih Ünlü’yü dört yılda dört kere görmedik. Ahmet Sivri de başkan adaylığı duyulduktan sonra gelip gitmiyor. Peki, dört yıldır adeta dernekte yatıp kalkanlar ne olacak? Hakan Bey, devam etmezse başkan yardımcıları Gökhan Çalışkan, Metin Özabuş ve Oğuz Özdemir var. Bir başkan aranıyorsa neden onlar düşünülmüyor, akla gelmiyor” deniyor.
Şimdi “Burada Gökhan Çalışkan ismi öne çıkıyor. Yeni üyelerin çoğunda onun emeği var. Sevilen, sayılan ve tanınan bir isim… İşinde başarılı… Hem de Türkiye çapında başarılı” desem… Başta kendisi tepki gösterir bana! Abi yazmasaydın keşke diyerek… Başkalarını düşünemiyorum bile…
Ayaküstü yapılan hızlı sohbetlerde bile kafalar çok karışık!
Kimi “Hakan Duman ve ekibi, MÜSİAD Eskişehir’e altın çağını yaşattı” diyor, kimi “Hakan Duman ve ekibi, MÜSİAD’ı Eskişehir’de TÜSİAD’a çevirdi” diyor. Kimi “Hakan Duman, üye sayısını 20’lerden 200’lere çıkardı” diyor, kimi “Silah ruhsatı almak için, Valilikle işini çözmek isteyen MÜSİAD’a üye oldu” diye acayip iddialar ortaya atıyor…
Örnekleri çoğaltabilirim…
Semih Ünlü başkanlığa yakın diyoruz… Hemen “Ünlü gelirse kadın üyeleri dernekten atar” diyorlar. Arkasında Serhat Tunç falan varmış diyorum… Serhat Tunç kendi derneğiyle ilgilensin deniyor. TÜMSİAD’ın başkanlık sürecine müdahil olsun diye ses yükseltiyorlar… Aynı şekilde Metin Güler’in desteği de Ünlü’den yanaymış dediğimizde de benzer serzenişler duyuldu.  
“Anemon’da yapılan son toplantıya protokol katılmadı, zayıf görüntü oluştu” dediğimizde “Siyaset olmasın istedik. Bilerek isteyerek kimse davet edilmedi. Vekiller, başkanlar yoktu ama iş dünyası ordaydı” cevabı verildi.
Yine Hakan Duman için “Şube başkanından daha çok valilik özel kalem müdürü gibi çalıştı” eleştirisi yapıldı.
Ahmet Sivri’ye çok itiraz gelmedi… MÜSİAD’ın profiline uygun, tecrübeli, cemiyet insanı… Sivri’nin artısı çok, düşmanı da yok denecek kadar az gibi… Hakkındaki tek eleştiri; adaylığı duyulunca gelip gitmiyor şeklinde…
Yaklaşık bir aylık bir süreç var… Yeni başkan belli olacak. Hakan Duman mı devam edecek mi, yoksa yeni bir başkan mı atanacak! MÜSİAD’da da AK Parti’de olduğu gibi seçim olmuyor. 200’e yakın üyesi var ama Genel Merkez’in işaret ettiği isim listesini hazırlıyor. Bu da sıkıntılı bir durum… Eskiden böyle olabilir ama artık değişmeli.
Kendiişlerinde başarılı olan üyeler, kendi başkanını da seçmeli. Aksi takdirde başkan olarak ‘atanan’ kişi işin en başında şahsiyetsizleştiriliyor! Sandıktan çıkıp, üyenin oyuyla göreve gelse daha şık olur. Seçim süreçleri de biraz kırıcı oluyor ama medeni insanlarsak ‘eyvallah’ deyip yola devam edebilmeliyiz. Ya da bu işleri hiç girmemeliyiz…