Cihan Yıldırım yazdı...
Kızılyer… Uzun tartışmalar sonunda imara açıldı. Yapılaşma başka tartışma ve sorunları başlattı. Altyapıdan garaj yüksekliğine, zeminden geç kalan asfalt ve çevre düzenlemesine kadar…
Son olarak mimari estetik tartışması var.
Kızılyer için ‘Sosyete TOKİ’ ya da Zengin TOKİ’si deniyor. İlk zamanlar gülüp geçilen bir tespitti ama son zamanlarda ‘sıkıntı’ olmaya başladı. Peki, imaj nasıl kırılacak?
Bölgedeki yapılaşmada yüzde 60’a ulaşıldı. Kalan kısım için bazı tavsiye ve öneriler var. Bundan sonrası için Avrupa Kenti vizyonuna yakışır bir estetik anlayış benimsenmeli.
Son yıllarda şehircilik vizyonunu modern Avrupa kenti mottosuyla güçlendiren ve birçok örnek projeye imza atan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları, şehir estetiği açısından büyük takdir topladı.
Bu kapsamda hayata geçirilen Sümer Mahallesi Kızılyer Mevki Kentsel Tasarım Planı, özellikle başlangıç döneminde şehre mimari kimlik kazandırma yönünde önemli bir adım oldu.
Ancak aradan geçen süreçte bölgedeki yapılaşma oranı yüzde 60 seviyesine ulaşmışken, uygulamada bazı önemli sorunlar da gün yüzüne çıktı. Yapı cephelerinde yüzde 80 kırmızı tuğla kullanımı zorunluluğu, ilk etapta estetik bir birliktelik sağlama amacı taşırken, bugün mahalle sakinlerinden ve kent gözlemcilerinden gelen geri bildirimlere göre çeşitliliği engelleyen, soğuk ve tekdüze bir görüntüye yol açmış durumda.
İşte “Sosyete TOKİ’si” lakabı böyle yerleşti, sokak kimliği kayboldu.
Mahallede inşa edilen yapıların büyük bölümünün dış cephelerinin birbirine fazlasıyla benzemesi, halk arasında bölgenin “Sosyete TOKİ’si” ya da Sovyet Blokları olarak anılmasına neden oldu.
Farklı mimari projeler olmasına rağmen tek tip cephe görünümü, hem görsel anlamda bir karmaşa hem de adres tespitinde ciddi sorunlara yol açıyor.
Kargocuların teslimat yapmakta zorlandığı, çocukların evlerini karıştırdığı bu yeni yaşam alanı, sosyal yaşamda da soğuk, geçirimsiz ve davetkarlıktan uzak bir dokuya dönüşüyor, dönüştü.
Yeni yapılarda modernlik ve estetik yeniden ele alınmalı…
Bölgedeki yapılaşmanın kalan yüzde 40’lık kısmı henüz başlamamışken, uzmanlara göre bu durum bir fırsat penceresi sunuyor. Avrupa kenti olma vizyonu ile örtüşmeyen bu tekdüzelik algısı, yeni yapılarda esnek ve çağdaş cephe yaklaşımları ile telafi edilebilir.
Kamuoyunda yükselen sesler, kırmızı tuğla zorunluluğunun yeniden değerlendirilmesi, doğal taş, ahşap, beton gibi alternatif malzemelere izin verilmesi ve özellikle de estetik çeşitliliği teşvik edecek mimari anlayışlara alan açılması yönünde birleşiyor.
Şehir Estetik Kurulu’na çağrı var… Aktif ve yönlendirici rol üstlenilmeli…
Eskişehir’in geleceğini şekillendirecek mimari kararların, yalnızca uygulayıcıların değil, aynı zamanda Şehir Estetik Kurulu gibi uzman mekanizmaların da yönlendirmesiyle alınması gerektiği vurgulanıyor. Kentsel mimari kararların yalnızca teknik değil, sosyal ve kültürel boyutları da gözetilerek planlanması gerektiği belirtiliyor.
Hedef; Eskişehir’e yakışan bir estetik…
Sümer Kızılyer Mevki’ndeki mevcut uygulamalar, estetik bütünlük adına olumlu bir niyetle başlamış olsa da, zamanla bu yaklaşımın katı bir tekdüzeliğe dönüşmesi, yeni yapılaşmalarda daha esnek, modern ve insan odaklı bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Avrupa kenti kimliğiyle öne çıkan Eskişehir’in, yeni yapılaşmalarda kendi estetik değerlerini güncelleyerek bu süreci fırsata dönüştürmesi mümkün.