‘Tuğçe Can bıçaklanarak katledildi.’ Neredeyse her gün haber merkezlerine bir kadının kıskanç sevgilisi ya da boşanmak istediği eşi tarafından öldürüldüğüne dair haberler düşüyor. Kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin, baskı ve ayrımcılığın tüm tepkilere rağmen devam etmesi, bazen görünmez bir düşmana karşı kazanamadığımız bir savaşta olduğumuz hissine kapılmama neden oluyor.  

Türkiye’nin 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çıkmasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Her ne kadar iç hukuk "kadına yönelik şiddetle mücadelede yeterli" denilse de bu süre zarfında kadın cinayetlerinin önüne geçilemedi. Davalara bakan mahkemeler de iyi hal indirimleri vermeye devam ettiler. Cinayetler, adeta ‘geliyorum’ demesine rağmen yargı sürecinde yeterince ciddiye alınmıyor. Mağdur kadınlar bir sonuç alamayacakları düşüncesiyle suç duyurusunda dahi bulunamıyorlar. Şikâyetçi olsalar dahi gereği gibi soruşturulma yapılmadığı ya da dosya bir şekilde savsaklandığı için gerekli tedbirler alınamıyor ve erkekler tarafından katlediliyorlar. Kadın cinayeti davalarında erkeklerin öne sürdüğü bahanelere bakacak olur isek, en çok dile getirilen “gerekçelerin” aldatılma şüphesi, barışma isteğinin reddi, kıskançlık, kadının ayrılma ya da boşanma isteği, ‘namus ya da töre’ olduğunu görüyoruz. Cinayetlerin asıl nedeninin erkeklerin kadınlar üzerindeki mutlak sahiplik iddiasına karşı, kadınların “hayır” demesi ve yaşamları hakkında karar vermek istemelerinin yattığını görebiliyoruz. “Normal”, “namuslu” gibi kodlarla adlandırılan, kıyafetinin nasıl olması gerektiğinden tutun da gece o saatte dışarda dolaşmaması, zamanı gelince çocuk yapması, anne olması gibi bir dizi beklentilerle tasvir edilen bir kadınlık ve karşılığında bunu denetleyen bir erkeklik hâli bizlere dayatılıyor. Devlet eliyle, yasalarla, ayrımcı dille, hükümetin kadından çok aile kurumunu önemseyen politikalarıyla çizilen bu rollere karşı koyarak kendi hayatları hakkında kendileri karar veren kadınlar bu sefer de şiddete maruz bırakılarak susturulmaya çalışılıyor.