Cihan Yıldırım yazdı...
Zohran Mamdani’nin New York Belediye Başkanı seçilmesi gündemde… Herkes konuyu bir yerinden ele alıyor. Mamdani bu zaferiyle pek çok ilki başardığı için galibiyeti mercek altında… Aile ortamından sosyal medya kullanımına kadar her şey inceleniyor.
Doğal olarak Mamdani’ye hayranlık had safhada…

Ben bugün bu yazıda Eskişehirli Mamdani’nin hikayesini anlatmak istiyorum.
Kasım Karakaş… Yıllardır tanıdığım bir isim… Daha çok Şirintepe bölgesinde müteahhitlik yapıyor. Pek çok kişiyi ev sahibi yaptı. Aslen Muş, Vartolu… Karakaş, her zaman herkesin yardımına koştu. Tam bir cemiyet insanı...
Kötü gününde ayrım gözetmeksizin herkesin yanında oldu. Elinden ne geliyorsa yaptı. Kimi zaman maddi kimi zaman manevi… Hiçbir şey yapamazsa elini kötü gün geçirenlerin omzuna koydu.
Barışçıl, arabulucu, sakin bir kişilik…
Bakan Mehmet Şimşek’e tenis raketi hediye edecek kadar renkli bir insan…
Siyaset yaptı… Bir iki parti değiştirdi… Varını yoğunu ortaya koydu ama kafasındakini yapamadı. İzin vermediler…
Son çare Mart 2024 yerel seçiminde bağımsız büyükşehir aday oldu. Daha en başında ‘Şu kadar oy alamazsam bırakırım” dedi. Dediğini yaptı ve bıraktı! Çünkü o kadar oy alamadı…
Oysa imkanları ölçüsünde sağlam bir kampanya yürüttü. Kimi kimsesi yoktu… Tek başına sokaklara attı kendini… Yanında birkaç yeğeni, kuzeni ve oğlu vardı… Bir gün karşılaştık… Elinde kendi broşürleri direklere asmaya gidiyordu…
Aslında insanımızın böylesi bir adama sahip çıkması gerekirdi ama olmadı… Doğrusu insanımızın kime ne zaman sahip çıkacağını bilemiyoruz…

Karakaş da tıpkı Mamdani gibiydi… Tek başına, kimsenin şans vermediği, güç odaklarıyla çarpışan… Canlı yayına davet ettim… Kendisini tanıyan gazeteciler Kasım’ın sesi oldu. Bir de Ruşen Çakır’ın ekibine denk gelmişti… Havalı bir röportaj vermişti…
Seçim sonunda Kasım Karakaş, siyaseti bıraktı! Önceki seçimde yüzde bir oy almasına rağmen devam eden Mamdani’den bu noktada ayrı düştü… Devam edemedi mi diyelim… Kendi güçsüzlüğü mü, toplumdan ışık alamaması mı? İkisi birden mi?
Başka yerlerde havalı olan şeylerin memleketimizde ya da yanımızda yapılınca pek kıymeti olmuyor. Macron Fransa Cumhurbaşkanı seçilince ‘ooo’ deyip takdir ediyoruz. Volkan Doğan Odunpazarı’na talip olunca ‘daha çocuk’ diyoruz.
Mamdani’ye hayranız, Karakaş’a selam vermiyoruz… Olay ezilenin yanında olmaksa Karakaş her zaman ezilenin yanında durdu.
Burada Kasım Karakaş sadece bir örnek… Hikayesini yakından bildiğim ve belediye başkanlığı hedefi Mamdani ile örtüşdüğü için onu yazdım. Benzer ‘ikiyüzlülüğü’ pek çok alanda görmek mümkün.
Bu topraklarda Mamdani olmak çok zor. Yılmaz Hoca’nın aday yapılıp yapılmayacağı belli değildi. Bir ara bağımsız adaylık restini çekecek gibi oldu Hoca… Ortamdakilerin çoğunluğu ‘kazanamaz’ dedi! Yani sonradan da Mamdani olunmuyor.
Günün sonunda Mamdani dünyanın en büyük metropollerinden birini yönetiyor… Bu Mamdani’den daha çok içinde yetiştiği toplumla ilgili… Cesaret ve özgürlük meselesi… Yani bu hikaye Mamdani ve Karakaş’tan daha çok New York ve Eskişehir’in hikayesi…