Yaklaşık sekiz ay sonra yerel yönetimleri belirlemek için sandık başına gideceğiz.

Seçimin iki iddialı partisi CHP ve AK Parti… Muhtemelen bu iki partinin öncülük ettiği ittifakların seçimine şahitlik edeceğiz.
CHP kanadında gündeme gelen çok isim yok! Yılmaz Büyükerşen ‘Adayım’ dedi. B Planı Ahmet Ataç’ın adaylı üzerine kurulu.
Başka plan yok!
AK Parti ya da Cumhur İttifakı tarafında ise 10’a yakın ismi bir çırpıda sayıyoruz.
Bugün isim konusuna hiç girmeyeceğim. Bugün ‘aday kim olmalı’ değil ‘aday nasıl olmalı’ sorusuna cevap arayacağım.
Sonuçta iyi bir tarif yaparsak aday kendiliğinden belli olur. En azından seçenekler azalır!
Bunun için Eskişehir’in öncelikli ihtiyaçlarını, 25 yıl süren Yılmaz Hoca dönemini, son seçimde adeta alt üst olan siyasi yapıyı, İYİ Parti’nin durumunu iyi tahlil etmeliyiz.
Ve en önemlisi ekonomik durum!
Madem çok önemli hadi buradan başlayalım.
Büyükşehir Belediye Başkanı seçilecek kişinin sıkıntılı bir ekonomik ortamda iş yapacağı kesin. Belediye borçlarından bahsetmiyorum, o zaten bizim gibi ülkelerde normal! Ekonominin en iyi ihtimalle iki üç yıl daha böyle olması bekleniyor. Bu ne demek? Başkanın ‘az parayla çok iş yapması’ anlamına geliyor. Bu konuda yetenekli çok olmalı.
Yine bu konuyla ilgili olarak Ankara ile ilişkiler önem kazanıyor. Yılmaz Hoca, bu kanalı fazla kullanmadı. Ankara’da ‘Hocam bir isteğiniz var mı’ havasında değildi!
Ama bu dönem Eskişehir-Ankara bağlantısı kurulmalı. Gemlik demiryolu bağlantısından daha önemli!
25 yıllık Hoca dönemi dedik… Öyle veya böyle, sevabıyla günahıyla pek çok Eskişehirlinin kendini ‘iyi’ hissettiği bir dönemdi. Kimsenin kimseye karışmadığı bir dönemdi. Hayat tarzına müdahale etmediği bir dönemdi.
Hoca’dan sonra da bunun böyle devam edeceğinin bilinmesi gerekiyor. Malum bi ara tramvay raylarının üzerine beton dökme vaadi bile yapıldı.
Yine bu konunun devamı niteliğinde Yeni Başkan, toplumun tüm kesimleriyle barışık olmalı. Köy derneğinden rektöre, milletvekilinden muhtara herkes rahatlıkla ulaşabilmeli.
Eskişehir, siyasi tansiyonun pek yükselmediği dolayısıyla seviyenin pek düşmediği bir şehir. Yeni Başkan bunun önemli bir kazanım olduğunu bilmeli ve ona göre hareket eden biri olmalı.
Yine Hoca’nın marka haline getirdiği şehri vizyonuyla daha ileri taşımalı. Bu nedenle dünyayı bilen biri olmalı…
Bugüne kadar şehir sorunları hakkında kafa yormuş olmalı. Hazırlığı olmayan biri vakit kaybı olabilir. Seçildiğini zaman ‘Getirin bakalım dosyaları’ derse yandık!
Daha pek çok özellik sayabiliriz. Bugün için son olarak ‘Kazandığı zaman kimse kendini kaybetmiş hissetmemeli’ diyorum.