Kazım Kurt’u, Aydın Doğan’a benzetiyorum. Önce Aydın Doğan’ı tanımlayalım! Medyanın kudretli patronu bir zamanlar şöyle nam salmıştı: Aydın Doğan kurultay kazandırır, seçim kazandıramaz!
Kazım Kurt işte bu yönden benziyor Doğan’a… Kurt da kongre kazanır, kazandırır ama seçimi kazanması zor görünüyor! Hele Kurt’un ‘kazandırdıklarının’ bir şeyler kazanması, bir yerlere gelmesi mümkün değil!
Sinan Özkarlar, Akın Sallareller, Rabia Akmanlar, Recep Taşeller… Şimdi de Figen Kahyalar…
Biraz geri gidelim…
İlçe kongrelerini bitiren CHP, il başkanını seçecek. Ya da daha doğru bir tanımla seçtirecek!
İstatistikler ‘Kazım Kurt’ diyor.
Evet, Kurt kongreyi kazanır… Ama fakat lakin Kurt’un ‘kazandırdıklarının’ kazanma şansı yok.
Örneklerle açıklayalım…
Akın Sallarel… Kurt’un prensiydi, aynı zamanda çalışanı, neden sonra Kazım Kurt ve ekibi ile ters düştü. Önce prenslik makamından uzaklaştırıldı, ardından açlık ile terbiye edilmek istendi işinden oldu.
Siyasetin etkili ve tecrübeli ismi Avukat Sinan Özkar… Kurt’un il başkanıydı… Kurt, Yılmaz Büyükerşen’e saygısını dillendirip, Ahmet Ataç’a ‘hep abi derim’ derken, onun atamadığı yumruklar Sinan Özkar’a attırıldı. Kurt, yapamadığı kavgayı Özkar’a yaptırdı. Kongreyi kazanması için cansiperane arkasında durduğu Özkar’ın milletvekili olması için kılını bile kıpırdatmadı. Kurt’un il başkanlığından sonra ‘siyasi mevta’ oldu. Şimdi ne zaman öfkelense sosyal medyaya esip gürlüyor. Yanlış yere esip gürlüyor!
Rabia Akman… Kurt diğer il başkanı… Nasıl oldu, nasıl il başkanlığı koltuğuna oturdu, pek anlaşılmadı. Her şey çok hızlı gelişti. Seçim dönemiydi. Bizzat onu destekleyenlerin ‘böyle il başkanlığı yapılmaz’ dediklerini biliyorum. İl başkanlığı koltuğu belki en fazla onun döneminde örselendi. Geldiği gibi gitti Akman… Kurt’un oluşturduğu siyasi ruhlar alemine…
Ama durun hikaye bitmedi.
Türk filmi gibi ‘en kötüsünü’ en sona bıraktım. En acıklı hikaye Recep Taşel’e ait…
Herkesin sevdiği, saydığı Taşel, döneminin sonunda tam bir enkaz haline geldi. Bıraktığı enkazı demiyorum. O bir şekilde düzelir, düzelmese de banane! Oysa Recep Abimiz çok kıymetliydi. Onun gibilerin siyaset yapması çok değerliydi.
İş adamıydı. Şehrin tamamının üstünde uzlaşıya varacağı bir isimdi. Kazım Kurt ve ekibi önce yanına çekti, sonra karşıya saldırttı! Sonra da yalnız bıraktı.
Daha koltuğu bırakmadan çok yorulduğu düşünülmüş olacak ki Paşa Baydar ismi bizzat Kurt ve ekibi tarafından ortaya atıldı. Recep Abi birden Kazım Kurt ekibi tarafından ‘istenmeyen adam’ ilan edildi. Taşel kendisini basının, bizim yıprattığımızı düşünür ama ‘büyük fotoğrafa’ baksa kendisinin içinde olmadığı bir Kazım Kurt ekibi tarafından yok edildiğini görür.
Kurt’un son hamlesi…
Kurt ve ekibi il başkanı olması için Figen Kahya’yı destekliyormuş. Aman Figen Abla, sakın yapma. Dur Figen Abla! Kıyma kendine… Bile bile lades deme Figen Abla… Aksi halde başına gelecekleri biliyorsun!