Cihan Yıldırım yazdı...
Adaylığı kesinleşince ‘siyasetin’ dışından bir isim dedik. Hakim, avukat, bürokrat dedik… Bu işler o kadar kolay değil dedik. Bir belediye başkanı ‘siyasetle’ ne kadar işi olur? Ne kadar siyaset yapmalı? Bilinen ya da bizim kastettiğimiz siyaseti yapmalı mı? Zaman içinde bu sorulara da yanıt aradık.
Ve söyleyecek pek de bir şey bulamayınca ‘siyaset yapmıyor, siyasi değil’ dedik. Belki iktidar CHP’li belediyeleri bu denli ‘sallamasa’ iyi kötü eleştiri yapardık ama o hak elimizden alındı. Kısmen paranın yokluğu da elimizi kolumuzu bağladı!
Bize kala kala bisiklet yollarını eleştirmek kaldı. Haa bir de ‘ekibi değiştirmeli’ repliği var…
Geride kalan süre içinde Ünlüce ve siyaset konusundaki düşüncelerim biraz değişti.
Neden mi?
Çünkü en başında Ayşe Ünlüce, Yılmaz Büyükerşen cephesini iyi idare etti. Kendisi için en ‘sorunlu’ alan oydu. Şu ana kadar Yılmaz Hoca’nın bir iki salvosu dışında (o kadar da olur) ikili arasında hemen hemen hiçbir şey yaşanmadı. Yaşandıysa da dışarı sızmadı. İşte bu büyük bir siyaset…
Kim kimi nereye ‘getirdiyse’, gelmesine vesile olduysa illa ki bir süre sonra aralar bozuldu. En uç örnek Erdoğan-Davutoğlu… Eskişehir’e , belediyeye gel derseniz… Büyükerşen-Engin Çakmak, Büyükerşen-Cemal Okan Yüksel, Büyükerşen-Garip Yıldırım, Büyükerşen-Deniz Kaplan… 93 isim sayarım böyle…
Büyükerşen ile çalışmak bile zorken Ünlüce böylesi bir süreci kimsenin burnu kanamadan götürüyor.
Öte yandan CHP’li belediye başkanlarının başına gelenlere bakın…
Şu an bu yazıyı okuyan herkes üç arkadaşının gözaltına alındığını, tutuklandığını, belirsiz bir süre için Silivri’ye yollandığını düşünsün…
İşte Ayşe Ünlüce böylesi bir psikolojiyle iş yapıyor, ayakta duruyor, gülümsüyor…
Belediyeler Birliği’nde üçüncü kez seçim yapıldı. İmamoğlu ve Karalar gidince… Her sabah 'acaba bu sabah kim gidecek' endişesi var! Doğru yanlış, haklı haksız şimdilik bir kenarda dursun. Sadece CHP’li belediye başkanı olmanın psikolojisini düşünün. Ünlüce dengesini bozmuyor, bu stres altında hayatına devam ediyor. Ee tamam işte bu siyasetin ta kendisi…
Gelelim Eskişehir’e…
Ünlüce’nin dikiz aynasında Kazım Kurt var! Ve Kazım Kurt sürekli selektör yapıyor…
Yine Ahmet Ataç’ın “20 yıllık emeğim çöpe gitti” sitemi… Mesela Yılmaz Hoca veya Kazım Kurt olsa ve bu söze muhatap olsalar sonraki seçime kadar sürecek bir gerginlik başlardı.
Ünlüce ne yaptı peki?
Bu topraklarda eşine az rastlanır bir politika yaptı. Cevap vermedi, olayı büyütmedi, olur böyle vakalar dedi, yoluna devam etti. Mesela Cemal Okan Yüksel gibi “Ben 1999’dan beri sol cenahtan kaç kişi hangi yöntemle vekil olduysa bende o şekilde vekil oldum” gibi bir imada bulunabilirdi Ahmet Ataç’a karşı…
Günün sonunda hepimiz yanıldık!
Ayşe Ünlüce siyasetten anlıyor, politika yapıyor hem de kralını yapıyor.