Yapay zekâ son yıllarda hayatımızın merkezine hızla yerleşirken en çok tartışılan konulardan biri de “insanların işini elinden alıp almayacağı” meselesi oldu. Özellikle grafik tasarım, yazılım geliştirme ve içerik üretimi gibi dijital işlerde yapay zekânın sunduğu hız ve kolaylık, geleceğe dair bazı soru işaretlerini artırıyor. Ancak yapay zekânın bu görevleri tam anlamıyla devralabilmesi için hâlâ uzun bir yol kat etmesi gerekiyor. Çünkü her yapay zekâ modeli, beslendiği veri kadar “akıllı” ve üretebildiği içerik kadar “yaratıcı”.
Bugün ortaya çıkan birçok yapay zekâ tabanlı ürün, etkileyici görünse de bir insanın elinden çıkmış işlerin sahip olduğu duygu, sezgi ve özgünlükten uzak. Yapay zekâ, veriyi işleyebilir; fakat bir fotoğrafçının kadraj seçimindeki sezgiyi, bir tasarımcının yaptığı ufak dokunuşları veya bir yazarın kelimelere yüklediği ruhu birebir taklit edemez. Bu nedenle, insan dokunuşu olmayan işlerin hem kontrolü hem de karakteri sınırlı kalmaya mahkûm.
Öte yandan, bazı mesleklerin kısmen dönüşeceği de bir gerçek. Bugün grafik tasarımcılar, video editörleri ya da içerik üreticileri yapay zekâyı bir araç olarak kullanıyor; yarın bu araçlar daha da güçlendikçe bu mesleklerin bazı yönleri otomatikleşebilir. Fakat bu otomasyon, insanı sistemin dışına itmek yerine onu merkeze daha güçlü bir şekilde yerleştirebilir. Çünkü yapay zekâ araçlarının doğru kullanılabilmesi için hâlâ insan bakışına, stratejisine ve yönlendirmesine ihtiyaç duyuluyor.
Yazarlık gibi insan deneyimine dayanan mesleklerin ise tamamen ortadan kalkması neredeyse imkânsız. Bir köşe yazısının taşıdığı duygu, bir romanın içindeki yaşam gözlemi veya bir şairin kendi hislerinden damıttığı dizeler, hiçbir modelin veritabanından kopyalayarak çıkarabileceği şeyler değil. Yapay zekâ, sözcükleri yan yana dizip mantıklı cümleler kurabilir; ancak yaşanmışlıkları hikâyeye dönüştürecek içsel bir dünya ona hiçbir zaman ait olmayacak.
Sonuç olarak, yapay zekâ bazı işleri dönüştürecek, bazı süreçleri hızlandıracak ve belki de bazı alanlardaki iş yükünü azaltacak. Fakat insanın yaratıcılığını, sezgisini ve duygusal zekâsını tamamen devralması mümkün görünmüyor. Geleceğin dünyasında yok olması muhtemel olan, mesleklerin kendisi değil; o mesleklerin tekrar eden, sıradan ve yorucu kısımları olacak. Yani korkmamız gereken şey yapay zekâ değil; yapay zekâyı kullanamayanların geride kalma ihtimali...