Orta Asya’da Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmaları, Türk dış politikasına yeni bir boyut kazandırmıştır şüphesiz.

Ülkemizin ortak dil, tarih ve kültür bağlarının olduğu bu topraklarla farklı alan ve disiplinlerde iş birliği yapması sayısız ortak yararı barındırmaktadır elbette. Bu kapsamda Türkiye, öncü rol üstlenmiştir. Mesela ülkemiz 1992 yılından bu yana düzenlenen “Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri” sürecine öncülük etmiştir. Bu sürecin bir ürünü olarak Türkiye, 2009’da kurulan Türk Devletleri Teşkilatının da Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ile birlikte kurucu üyesidir. Yine 1993 yılında kurulan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’nı, kısa adıyla TÜRKSOY’u anmazsak olmaz. Keza Türk Dünyası Kültür Başkentliği uygulaması da TÜRKSOY’un kültür hayatımıza katmış olduğu yeniliklerden biridir, şehirlerimizin kültür ve sanat hayatına renk katmıştır. Fakat bu rengin dışında Kültür Başkentliği uygulaması her şeyden önce Türk dünyası arasında tabana inen ve geleceğe uzanan bir kültürel etkileşime zemin hazırlamalıdır. Üst düzey iş birlikleri elbette gerekli lakin bunun geleceğe taşınması; ancak gençleri, çocukları bu etkileşimin merkezine koyan projelerle mümkündür. Öyle bir yıllığına, iki yıllığına değil; sürdürülebilir bir sistemle… Öyle her şeyi devletten bekleyen bir anlayışla değil; sivil girişimlerle… Böyle bir girişime yıllardır tanıklık ediyoruz aslında. 20-22 Kasım 2023’te Türk Dünyası Bilim Şenliği’nin 6.sı gerçekleşti. Dile kolay diyeceğim ama dile de kolay değil. 18 ülkeden geleceğin mucitleri yarışıyor. Kaybedeni olmayan bir yarışma bu. Çünkü hem genç yetenekler keşfediliyor hem de Türk dünyasının yeni nesilleri kaynaşıyor. Türk dünyasının her geçen yıl artan ilgisini yerinde görmenin heyecanı ile hatırımıza Yunus’un şu dizeleri düşmüştü:

 “Dirildik pınar olduk irkildik ırmak olduk

 Aktık denize dolduk taştık elhamdülillâh”

Kaybedeni olmayan bu yarışmada o küçük ellerle üretilen projeler, sorunlara pratik çözüm üreten üstün akıllar ve daha da önemlisi aklını yüreğiyle buluşturmuş geleceğin Ali Kuşçuları, Farabileri, İbn-i Sinaları irkilmiş pınar olmuş, Türk dünyası denizinden geleceğe taşmıştı.

Türk Dünyası Bilim Şenliği’nin ilki Eskişehir 2013 Kültür Başkentliği sürecinde gerçekleşti. Dönemin Valisi ve Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Güngör Azim Tuna bu süreçte sık sık şöyle diyordu: “Biz Türk Dünyası Kültür Başkentliği uygulaması ile dalları geleceğe uzanan bir çınar ağacı diktik. Ve bu süreçte ürettiğimiz işlerin sürekliliğinin sağlanması, temel yaklaşımımızdır.” Bu sözlerin “görev gereği” mi yoksa “kalben” mi söylendiği de ancak zaman mesafesinden bakılarak anlaşılabilirdi tabi. Şimdilerde geriye doğru baktığımızda bu sözlerin sahibinin Kültür Başkentliği sürecinden sonra kurduğu Türk Dünyası Çocuk Vakfı ve Bilge Türk Eğitim Kültür Vakfı çatıları altında aynı güzellikleri üretmeye devam ettiğini görüyoruz. Mesela Türk Dünyası Bilim ve Kültür Şenliği”nin aynı ihtişamla altıncısını gerçekleştirmek ancak samimiyetin, adanmışlığın eseridir. Organizasyonun maddi boyutu bir yana, verilen emek; deyim yerindeyse elini taşın altına koymaktır.

Türk Dünyası Kültür Başkentliğine gelince; bu müjdeyi Eskişehirlilere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs 2011’de Eskişehir’de yaptığı konuşmada verdi. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Eskişehir için sarf ettiği “Kadim tarihiyle, zengin kültürüyle ve Türk dünyasının özetini yansıtan yapısıyla Kültür Başkentliği payesini, ziyadesiyle hak etmiştir.” sözlerinin ardından heyecanlı bir bekleyiş başlamıştı bile. 

Türk dünyası arasında tabana inen verimli bir kültürel etkileşime “Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkentliği”nin büyük bir ivme kazandırdığı muhakkak. Bilimin, sanatın, sporun farklı alanlarında 400’ün üzerinde -çoğu uluslararası- etkinlik, 10 bin gencin Türk dünyası kültür gezilerine katılması, Eskişehir’de Türk tarihini öne çıkaran 50’in üzerinde yapı, restorasyon, park, peyzaj çalışmaları; Türk-name isimli kütüphane ile benzeri görülmemiş ihtişamda bir süreç yaşanmıştı Eskişehir’de. Bu süreçteki etkileşim, birikim ve tecrübenin değerlendirilmesi ve geleceğe taşınması aslında bu süreçten daha önemli ve daha zor bir işti. Nitekim güzel bir iş yapmaktan daha güzeli onu sürdürebilmektir. Bu bakımdan Türk Dünyası Bilim Şenliği; geleceğin mucitlerini keşfetmek ve ortak geleceğimize yatırım yapmak amacının yanı sıra Kültür Başkentliği ruh ve heyecanını devam ettirmesi bakımından da anlamlı ve değerlidir.

Özbekistan’dan Romanya’ya, Balkanlardan Filistin’e; sınırları aşan ama gönül sınırlarımız içinde bulunan toprakları buluşturuyor bu yarışma. Etkinliğin diğer dikkati çeken yönü ise etkin ve verimli kurumlar arası iş birlikleri geliştirmesidir. Ankara Valiliği ve Mamak Belediyesi, Mamak Kaymakamlığı, Türk Dünyası Belediyeleri Birliği, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Türk Hava Yolları (THY), Türkiye Maarif Vakfının iştirakçi kurum ve kuruluşlar olarak yer alması; yine değerlendirme ve organizasyonda Yozgat Bozok, Konya Selçuk, Tokat Gaziosmanpaşa, Düzce ve Gazi Üniversitelerinden akademisyenler ile Millî Eğitim Bakanlığından yetkililerin gönüllü katkıları; yapılan etkinliğin farklı alan ve disiplinlerdeki birçok kurumu harekete geçirecek nitelikte olduğunun da bir başka göstergesidir.

 Bu yıl yapılan yarışmanın öncekilerden bir farkı da ilkokul ve ortaokulun yanı sıra “lise” öğrencilerinin de yer almasıdır. Şenlikte “Çevre ve Sağlık”, “İklim Değişikliği ve Küresel Isınma”, “Yenilenebilir Enerji Teknolojileri”, “Serbest” ve “Lise” olmak üzere 5 farklı kategoride, toplamda 100 bin TL ödül verildi. Ayrıca stantları gezdiğimizde Türkiye’den her bölgeden projelerin yer aldığını da fark ettik. Önceki yıllara göre yarışmaya ülkemizden de dalga dalga büyüyen bir ilgi söz konusu.

Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. “Türk Dünyası Bilim Şenliği”ni ilk kez Türk Dünyası Kültür Başkentliği sürecinde hayata geçiren Vali Güngör Azim Tuna; bu uluslararası bilim etkinliğinin altıncısını “Türk Dünyası Çocuk Vakfı” çatısı altında gerçekleştirerek sürdürülebilirlik açısından güzel ve nadir görülen bir örneğe imza atmıştır. Türk dünyasına yönelik genişleyen ilişkiler ağının ve müktesebatının geliştirilerek sürdürülmesinde, eğitim ve kültür alanında devletimize katkı sunan bu tür projeler; Türk dünyasının geleceğini kopmaz bağlarla birleştirecektir.