Günlerdir “Kalabak Su” krizi üzerinden yapılan paylaşımlar, mesajlar, şikâyetlere tanık oluyoruz.

Her zaman ki gibi yaşanan sürecin iki ayrı yüzü var.

Bir yüzü gayet insani ve son derece haklı, itiraz olamaz, teklif dahi edilemez.

İnsanlar mağdur oldu, su gibi hayati bir konuda büyük sıkıntı yaşadı

Serzenişleri, şikâyetleri ve eleştirileri olağan bir şekilde olacak.

Zaten bu haklı serzenişlere sesini çıkartan, itiraz eden herhangi birisini görmedim, duymadım.

ESKİ’de, Büyükşehir’de, Milyonlarca bütçesi olan kurumun meclis üyeleri de suçludur, hatalıdır, eleştiriyi hak ediyordur.

Ancak olayın diğer yüzünde sağlıklı işlemeyen ve krizi fırsata çevirir miyim diye siyaset yapmak için kullanılan söylemlere tanık oluyoruz.

Bunlar vatandaşın haklılığını, mağduriyetini çözmeye yaramayan, su değil sunii tartışmalara dönüyor.

Yaşanan durumu arşa çıkarıp Termik Santral ile kıyaslayan ve Santrale olan tepkilerimizi yaygara olarak dile getirenler de var.

Müdür yetmez Büyükerşen istifa etsin diyen de var.

Belediye’ye kayyum atansın demek için sırada bekleyende var.

Ancak krizi fırsata çevireyim derken işin başka bir açıdan suyunu çıkartanlar, çözüme değil soruna odaklananlar ve yaptıkları paylaşımlarla sözüm ona biz gazetecileri de itham etmekten geri kalmayanların atladıkları çok önemli bir husus var.

Şimdi sesli düşünerek ilerlemek istiyorum.

Ortada bir kriz ve mağduriyet var mı? Var.

Peki, bundan sorumlu kişinin istifası istenmiş mi? Evet.

O da istifa etmiş mi? Evet.

Mağduriyet bir nebze giderilsin diye palyatif çözümler denenmiş mi? Evet.

Konuyla ilgili resmi makamlar soruşturma açmış mı? Evet.

Peki, sorumlusu belli ve ceza konusunda gereği yapılmış belki de devamı da yapılacak olan bir konuda daha ne yapılabilir?

Şimdi müdür yetmez Büyükerşen istifa diyen ve bu konuda gündem soğumasın, gazeteciler ne iş yapıyor, her gün Büyükerşen’e ve Büyükşehir Belediyesi’ni yerle bir etsin diye arzu eden bazılarına bir sorum olacak.

Kalabak krizi ile bizlere samimiyet testi yapmak isteyenler lütfen cevaplasın..

  1. ESKİ’nin veya Büyükşehir Belediyesi’nin tarihi yıllarca geçmiş damacanaları halk sağlığı gereği denetlemesi, değiştirmesi gerekiyordu ve bunu yapmadığı için suçlu durumunda değil mi?
  2. Peki, söz konusu halk sağlığı olunca Sağlık Bakanlığı ve müdürlüğü ne yapıyor? ESKİ bir ihmal gerçekleştirdi diyelim ve kesinlikle baş sorumlu ancak yıllardır hemen her eve, her gün giren damacanaları denetlemek Bakanlığın, müdürlüğün görevleri arasında yok mu?
  3. Kent park yapay plajından zamanında her gün 3 numune alan ve denetleyen müdürlük neden yıllardır Damacanalarla ilgili bir denetim yapmadı?
  4. Sağlık Bakanlığı ve müdürlüğü bu konuyu ihmal mi etti?
  5. Bu konuyu ihmal eden şef, müdür istifa etsin mi?
  6. Aynı mantıkla müdür yetmez, Bakan istifa etsin mi? Bunu da yüreklice söyler misiniz?

Peki, halk sağlığını tehdit eden ve ciddi bir kısmı basına dahi yansımamış olan, üstelik devlet kurumlarının da işin içine dâhil olduğu tüm vakaları, olayları aynı hassasiyet ile değerlendirmeye var mısınız?

Lütfen bugüne dek insanların topluca hayatını kaybettiği ihmallerde bile bırakın istifayı özür dilemeyenlerle omuz omuza olanlar gazetecileri samimiyet testine sokarak hedef göstermesin.

Bir de insan kendi kapısının önünden başlarmış ya eleştiriye… Çok merak ettiğim bir husus var. En sona sakladığım çok değerli bir soru.

Eskişehir’in 7 milletvekili var.

4’ü Cumhur ittifakı ile seçildi ve halen Eskişehir milletvekili.

Siz bu vekillerin herhangi birinden Kalabak Su krizi ile ilgili herhangi bir tepki, eleştiri, söylem duydunuz mu?

Basının karşısına geçip Eskişehir’in bu mağduriyeti ile ilgili dertlendiğini gösteren oldu mu?

Eee

O zaman size göre Ak Parti milletvekilleri de mi Hoca’nın adamı?

Buyrun cevap sizin