Cihan Yıldırım yazdı...
6 Kasım 1958'de kurulan Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi (EİTİA) 1982 yılında Anadolu Üniversitesi’ne dönüştü. Geçtiğimiz günlerde yeni yaşını kutladı Anadolu Üniversitesi… Eskişehir’in ve Eskişehirlinin geldiği noktada çok önemli yeri var. Asla sadece bir üniversite olarak düşünülmemeli.
Orhan Oğuz’dan Fevzi Sürmeli’ye… Yılmaz Büyükerşen’den Engin Ataç’a… Emeği olan herkesi minnetle anıyorum. Ve elbette Hasan Polatkan…
AÜ, Eskişehir’i değiştirdi, geliştirdi, öne çıkardı… Sadece maddi olarak değil elbette hatta belki daha çok manevi olarak… AÜ olmasaydı Eskişehir çok eksik olurdu.
67 yıllık bir üniversite var karşımızda…
Bölünmelerle zayıflayan, yanlış yönetimlerle gerileyen, siyasi çekişmelerle yıpratılan…
Öte yandan o kadar güçlü bir temeli var ki; her şeye ve herkese rağmen ayakta… Oysa yapacak çok iş var. Kaybedecek bir dakika bile yok. Müthiş bir kadro, inanılmaz bir mazi ve saygınlık…
Tek eksik vizyoner bir iradeydi…
AÜ’nün son rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel yaklaşık bir yıl önce göreve başladı. Prof. Dr. Adıgüzel, mezun olduğu AÜ’ye rektör olmuştu. Tıpkı Prof. Dr. Fevzi Sürmeli gibi…
Yusuf Hoca, Eskişehir ile bağını hiç koparmamış. Hatta atanma haberini aldığı günün sabahında bir arkadaşının yakınının cenazesi için Eskişehir’deymiş.
Yusuf Hoca, bir yılı geride bırakırken neler yaptı?
Bir kere çok hata yaptı, yanlışları da var… Çünkü bir şeyler yapmak istedi. Bir şeyler yapmak isteyen herkes gibi hata yaptı, yanlış yaptı. Yusuf Hoca’nın yaptığı çok güzel işler var. Bana kalırsa en önemlisi AÜ’yü kente tekrar getirdi!
“AÜ neredeydi” diyenler olabilir… Nerede olduğunu bilemiyorum ama Eskişehir’de değildi! Tıpkı 2018 yılında göreve gelen ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş’ın sanayiyi kentin ortasına, gündemine getirmesi gibi…
Yusuf Hoca da AÜ’yü kentin merkezine yeniden getirdi. Burada oldukça cesur davrandı. Kendine, başına geçtiği kuruma ve çalışanlara güvendi… Yusuf Hoca herkesin dikkat çekmemek için çırpındığı bir ortamda “bize bakın” dedi.
Bu yazı Hoca’nın yapıp ettiklerini anlatma yazısı değil. Açılan yeni bölümler, başlayan festival, SOS veren açık öğretimin yeni dünyaya uygun hale getirilmesi, Sinema Anadolu’nun kapılarını açması, yeni lokaller falan… Bunlar değil…
Ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz’un 22. Eskişehir Uluslararası Film Festivali kapsamında kampüse gelmesi de değil…
Bu yazı bir hayal yazısı… Bir ufuk yazısı… Bir kabına sığmama yazısı…
Yusuf Hoca, AÜ’ye yeni bir yol çiziyor. Yeni bir hikaye başlatıyor… AÜ’nün hedefi Eskişehir değil, Türkiye değil dünya! AÜ şu an için öğrenci sayısı bakımından resmi olarak ‘dünyanın en büyük üçüncü üniversitesi’ konumunda…
Yusuf Hoca bu ‘tanımın’ hakkını vermeye çalışıyor. AÜ dünyaya açılıyor… Mesaisinin büyük bölümü yurt dışı için… Başarılı olur olamaz onu bilemem ama yola çıktı… AÜ Rektörü ile konuşurken artık Konya’dan değil Kolombiya’dan bahsediyoruz. Mardin’i değil Malezya’yı konuşuyoruz…
Çok küçük bütçelerle Türkiye için, Türkçe için, Türk Kültürü için önemli işler yapıyor. Çok stratejik işler… Kritik hamleler… Kıymeti yıllar sonra ortaya çıkacak.
Yusuf Hoca AÜ’yü adeta yeniden kuruyor. Yalnız bir şanssızlığı var… Yılmaz Hoca’nın yapıp ettiklerini anlatan, aktaran, yayan bir ‘basın’ vardı. Eskişehir’de ve İstanbul’da… Yusuf Hoca bundan mahrum görünüyor. Küsmeden, moralini bozmadan yoluna devam etmesi zor… Umarım yolundan dönmez…