Anadolu Üniversitesi bünyesindeki Açıköğretim Fakültesi 1980’li yıllardan bu yana milyonlarca öğrenciyi mezun etti.

Bir milyonu aşkın öğrencisiyle dünyanın sayılı “Mega Üniversiteleri” arasında yer alan Açıköğretim Fakültesi’nin eğitim başarısını Anadolu Ajansı muhabiri olarak ilk haber yaptığım 2002 yılında sevgili Prof. Dr. Ali Ekrem Özkul fakültenin dekanı, Prof. Dr. Aydın Ziya Özgür de dekan yardımcısıydı.

Kurucusu Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yanında, tanıdığım için söylüyorum Ekrem ve Aydın hocaların uzaktan eğitimin bu aşamaya gelmesinde çok önemli rolleri var. Buna yıllar içinde çeşitli haberler de yaparak şahit oldum. Katkılarını anlatsam burada sayfalar yetmez, konumuz da bu değil zaten…

Açıköğretim Fakültesi bir milyonu aşkın öğrencisi dolayısıyla elde ettiği geliriyle eğitiminin yanında kaynağıyla da iktidarın dikkatini çekti kuşkusuz.

Bu kaynağı yıllarca kendi Açıköğretim sisteminin geliştirilmesi, bilimsel araştırmalar, çalışmalar ve akademisyenlere katkıları dolayısıyla “döner sermaye payı” adı altında dağıtan Anadolu Üniversitesi, son 10 yılda 1,7 milyar lirasını (1,7 katrilyon lira) çeşitli gerekçelerle zaten kaptırmıştı.

Şimdi ise kalıcı olarak yitirdi.

AK Parti’nin Meclis’e getirdiği yasayla AÖF gelirlerinin yüzde 80’ine YÖK tarafından doktora öğrencilerine burs verilmek üzere adeta el konulunca, döner sermayeden katkı payı alan AÜ akademisyenleri ki sayıları 3 bini geçiyor adeta şoke oldu.

3 Eylül tarihli yazımın bir kısmına yer verirsem hafızalarımızı tazeleyebiliriz:

“…Eskişehir ekonomisine her ay 5-6 milyon lira civarında katkı sağlayan, 3 bine yakın akademisyenden yapılan kesinti sadece bireysel düşünülmemeli.

Bu, adeta Eskişehir ekonomisinin kalbine saplanmış bir hançer. Aylık 5-6 milyon liralık kaynak kentin ticaret hayatından mahrum bırakıldı. Kuşkusuz kent ekonomisi bu ay itibarıyla bunun etkilerini hissetmeye başlayacak ve ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacak.

Edindiğim bilgilere göre, Anadolu Üniversitesi’nde döner sermaye dağıtımı memuriyet derecesi, unvan ve yaptığı göreve göre değişmek üzere puanlama sistemiyle yapılıyordu.

100’den az olmamak üzere bir akademisyen en fazla 200 puanlık görev karşılığı döner sermaye payı alıyordu. Bu durum sadece rektör için 600 puana çıkabiliyordu.

Örnek vermek gerekirse araştırma görevlileri bu ay başlayan kesintiden önce 100 puanlık görev karşılığı yaklaşık bin 500 lira alıyordu. Eylül ayı itibarıyla hiç alamıyorlar.

Öğretim görevlisi (Sözleşme karşılığı çalışırlar) 100 puan karşılığı 2 bin 200 lira civarında döner alıyordu. Şimdi hiç alamıyor.

Doktor Öğretim Üyesi (Yardımcı Doçent) 2 bin 900 lira alırken, şu anda sadece 494 lira alabiliyor.

Doç. Dr. 3 bin 500 lira civarında döner sermayeden gelir elde ederken, şimdi 540 lira alıyor.

Prof. Dr. kesintiden önce 4 bin 600 lira alırken kesintiden sonra 680 lira gelir elde edebiliyor.

El insaf…

Araştırma görevlileri ve öğretim görevlilerine ödenen döner sermaye payının tamamen kesilmesi ise hiç anlaşılır bir durun değil.”

Eskişehir.Net ekranlarında hazırlayıp sunduğum “Panorama” adlı programımın bu haftaki konuğu CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’di.

Meslektaşım Çakırözer, Meclis’te bu konuyu dile getirdi, biliyoruz. Bunun kent için, sadece akademisyenler değil, esnaf, sanatkar ve tüccar için önemli bir gelir kaybı olduğunu, bu yanlıştan dönülmezse şehir ekonomisinin büyük yara alacağını ifade etti.

Programımızda da bazı hatırlatmalarda bulunup, bir öneri getirdi. Eskişehir bileşenlerine önemli çağrıda bulundu.

Eskişehir Fonu’nun kurulmasını önerdi.

Bu önerisi yabana atılmamalı.

Çakırözer, şunları ifade etti:

YÖK Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair bir kanun geldi TBMM Genel Kurul’na. Açıköğretim Fakültesi’nin gelirlerine adeta el konulmasını içerin bir düzenleme. Buna hem komisyonda hem de Meclis’te itiraz ettik. O günlerde eğer ticaret odası, esnaf odaları, akademisyenler sesini çıkarabilseydi… Geçmişte Açıköğretim Fakültesinde yöneticilik yapanlar, rektörlük yapanların sesi çıkmadı. Keşke buna zamanında uyansaydık. Biz çok uyardık ancak sonuç bu. Maalesef o zaman şehrin bileşenleri yanımızda olmadı.

Şimdi ne yapılabilir?

Pandemi dönemindeyiz olağanüstü kararlar alınıyor. O maddenin yürürlüğünün dondurulması ve Açıköğretim’in gelirlerinin Eskişehir’de kalacak şekilde bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çakırılabilir. Rahatlıkla yapılabilecek bir konu. Yasanın yürürlüğe girmesi 2022 yılına kadar ertelenebilir mesela şu pandemi sürecinde. Açıköğretim gelirleri Eskişehir’de kalmak üzere Eskişehir Fonu kurulabilir.

Eskişehir’den doğup buradan giden kaynağa tabiri caizse el koymamız lazım. Yeniden hakkımızı almalıyız. Şehrin bileşenlerine, iktidar milletvekillerine, iktidara destek olan partiye, ticaret ve esnaf odalarımıza çağrıda bulunuyorum. Yani şimdi ‘yandım anam’ diyen herkese çağrı yapıyorum.”

Yani Eskişehir’in elinden alınan bu kaynak bir an önce esnafına, akademisyenlerine ve ticaret girişimcilerine nefes alabilmeleri için geri verilmelidir.

Akademisyenler üzerinden kente adeta deşarj olacak bu kaynak karanlık günlere gelmeden Eskişehir ekonomisine can suyu olacak. Uzaktan eğitim almaları durumunda en az 70 bin üniversite öğrencisinin kente gelmediğini de düşünürsek durum içler acısı…

Adı Eskişehir Fonu veya başka bir şey olabilir, gelin şu işin ucundan tutun. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yıllık 100 milyon lirayı aşkın kaynak Anadolu Üniversitesi kanalıyla yeniden kentte kalabilir.

Eskişehir Fonu, kent menfaatini önceleyen girişimin önünü açabilir, siyaseti öteleyen bir ilk olabilir…

“Bu işin ucundan tutacak olanlar kim olabilir?” derseniz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ikna edip Kararname çıkartmaya gücü yetecek kimlerse onlar.

AK Parti Eskişehir milletvekillerini ilk sıraya yazarak listeyi oluşturmaya başlayabiliriz, ne dersiniz?