Aksaray valisiydi…
Aksaray’da Mercedes’in büyük bir yatırımı vardı. Fabrikanın kurulduğu alan ile ilgili sorun yaşandı. İhmal mi kasıt mı şimdi tam hatırlamıyorum. Söz konusu arazi, Özelleştirme İdaresi’ne aitti…
Olaylar Mercedes’in fabrikayı yurt dışına taşımasına kadar dayandı. Vali, tedirgin oldu. Kentin ekonomisi büyük oranda Mercedes’in yatırımına dayanıyordu. Ev kiraları, bakkal kasap veresiyeleri bile Mercedes’in maaş gününe endeksli…
Vali “Olur mu öyle şey, elbet bi çaresini bulacağız” dedi ve atlayıp Ankara’ya gitti.
Özelleştirme İdaresi, Nuh dedi peygamber demedi!
Bürokrasinin arka sokaklarında kaybolmak üzereyken Ankara’yı terk etti.
Bir müddet sonra bi hamle daha yaptı. İlgili Bakan “Sayın Valim hayırdır bu işle bu kadar ilgilisiniz” diye imada bulununca canı sıkıldı. 
Bir toplantıda dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile karşılaşınca ‘oldu bu iş’ dedi. Rahmetli Yılmaz, kızdı bağırdı çağırdı böyle şey mi olur dedi…
Başbakan öyle dedi ama yine de olmadı…
Mercedes tedirgin, Vali’nin uykuları kaçıyor, ahali perişan, kent kaynıyor…
Vali’nin aklına bi fikir geliyor! Sonunu düşünen kahraman olamaz misali… Mercedes’e “Ben valiyim. Devletin ve hükümetin Aksaray’daki temsilcisiyim. Ben taahhüt ediyorum, devam edin” diyor.
Almanlar bakıyor, okuyor, inceliyor… Gerçekten de öyle…
Yola devam ediyorlar…
Vali suç işlediğini biliyor!
Gel zaman git zaman… AK Parti geliyor… Başbakan Abdullah Gül… Aksaray’ı ziyaret edecek. Basın falan herkes orada… Vali normalde kenti anlatan bir sunum yapacak. Vali ‘normal’ olmadığı için öyle yapmıyor.
Efendim diyor, ben bir suç işledim, benim bir kabahatim var, onu arz etmek istiyorum.
Herkes birbirine bakarken Gül, “İçeri arka odaya geçelim isterseniz” demeye getiriyor. Vali, hayır efendim burada arz etmek istiyorum diyor. Ve süreci aktarıyor… Yetkisinde olmamasına rağmen verdiği taahhütten bahsediyor.
Gül devreye giriyor… Arazinin kullanım hakkı İl Özel İdaresi’ne yani valiye geçiyor.
Herkes rahat nefes alıyor…
Bir süre sonra valiye bi katalog ulaştırıyorlar. Mercedes’in makam otomobili olacak araçları var. Valiye makam aracı seç diyorlar… Vali hayır diyor… Almanları tanıyoruz bunu teklif etmeleri şaşırtıcı! Valinin herkesin Mercedes makam aracı diye yanıp tutuştuğu bir ortamda aracı reddetmesi ise daha şaşırtıcı.
Vali ‘Şu an ihtiyacım yok. Kimseye valinin çabası Mercedes içinmiş dedirtmem. Lazım olduğu zaman sizde müsait olursanız ulaşırım” diyor.
Vali, atanıyor Eskişehir’e…
Eskişehirspor’un deplasmana gidecek doğru düzgün otobüsü yok. Bozüyük Belediye Başkanı Ahmet Berberoğlu takıma otobüs desteği veriyor… Gündem otobüs… İmza törenlerinde odalar falan göreve davet ediliyor.
Vali, “Şimdi tam zamanı diyor” ve Mercedes yetkilisini arıyor. Alman kurnaz tabi “Sayın valim size binek otomobil sözümüz vardı” diyor. İleri geri derken Mercedes takıma otobüsü gönderiyor.
Vali Kadir Çalışıcı… 
Taraftarın Vali Babası… Kahve içmeye uğradı geçtiğimiz günlerde… Eskişehirspor’a sayısız iyiliği dokunan her şeyden önce iyi bir taraftar olan Çalışıcı’nın kongre üyeliğinin silindiğini üzülerek öğrendim.
Var olma mücadelesi içinde sehven bi yanlışlık yapıldığını düşünüyorum. Umarım en kısa zamanda içten bir özürle düzeltilir…