Cihan Yıldırım yazdı...

Yazıyı okumaya vakti olmayanlar için en sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Harun Karacan gibi gidiyor!
O zaman şu soruya yanıt arayalım: Harun Karacan nasıl gitmişti?
Harun Karacan tıpkı Gürhan Albayrak gibi hızlı ve iş bitiriciydi. Parti olsun, STK olsun yaptıkları tüm işleri kendi işleri gibi yapıyorlar. Harun Bey, Karacan Petrol’de nasılsa ETO’da da öyleydi. Öyle sahip çıkmıştı kuruma…
Gürhan Bey, Albayrak Makine’de nasılsa il başkanlığında da öyle davranıyor.
Benzer özellikler bununla sınırlı değil. Her ikisi de öfkeli… Her ikisi de politika kurumuna uzak bir yaşam sürdü. Çekirdekten yetişme durumları yok…
Üç beş benzer özellik daha sayılabilir. İki ismin belki de en benzer özelliği ‘ajanda’ tutmaları… Yok, günlük değil… Yazılı olarak olmasa bile her şeyi bir yerlere kayıt ediyorlar. Bu durum politika yapmayı, ilerlemeyi, cemiyet hayatında uzun soluklu olmayı ve günün sonunda da lider/abi olmayı engelliyor.
Ne demişler? Her elini sıkanla dost, her canını sıkanla düşman olma!
Harun Karacan, yüzlerce kişiyle yola çıktı. Enerjisiyle zirveye çıktı. Gumcu Ali’nin oğlu iktidar partisinde genel başkan yardımcısı oldu. Bi adım ötesi bakanlıktı, olmadı! Şimdilik diyelim…
Basamakları hızla çıktı, yükseldi ama çevresi aynı hızla artmadı! Hatta giderek yalnızlaştı Karacan… Çevresi üçer beşer ayrıldı yanından… Karacan çoğunda haklıydı belki ama hayat öyle yaşanmıyordu. Her görev, her yükseliş onlarca kişinin Karacan ile temasını kesmesine neden oldu.
Çünkü Harun Abi affetmiyordu! Çünkü Harun Abi çok güçlüydü ve ondan bi şey rica eden insanlar 'bahanelere' inanmıyordu.
Ya benimsin ya kara toprağın diyordu…
ETO’da, ESO’da, AK Parti’de… Hemen her platformda böyle oldu… Günün sonunda o kadar iş halledip bu kadar yalnız kalması normal değildi. Öyle bir an geldi ki Karacan siyasetin bir unsuru olmaktan çıktı ve 90’lı yılların muktedir paşalarından birine dönüverdi.
Ya siyah ya beyaz… Hayatında gri tonlara yer yoktu. Oysa gri diye bir renk vardı. Hatta grinin 50 tonu vardı… Kavgayı iyi biliyordu, barışmayı hiç bilmiyordu. Bu hikaye onu zirvede yalnız bıraktı.
Hayır, işi bitti demiyorum. Tarzı yanlıştı diyorum. Karacan gibi insanlar zor yetişiyor. Üstelik hala Eskişehir’de network’ü en kuvvetli adam. Ve bu partisiyle ilgili değil. 20 yıl sonra 78 yaşındayken Ankara’da hatrını kıramayacağı kimseler yine iş başında olacak. Yaşayan görecek…
Ne diyorduk? Gürhan Albayrak, Harun Karacan gibi gidiyor…
Aynısının tıpkısı….
Adeta deja vu yaşıyorum…
İlgili olanlar isimleri biliyor. O nedenle isim vermiyorum. Ama bu kadar kısa sürede bu kadar adamı /kadını kaybetmek/küstürmek doğru değil. Velev ki haklı olsun… Bazen aşırı konsantrasyon hata yaptırır. Albayrak artarak, çoğalarak ilerlemeli. Aksi halde zirvede yalnız kalır.